Köylerimizdeki Sülâle Adları Üzerine Düşünceler… Doç.Dr. Kenan ACAR

Kandıra’nın köylerinde doğan benim neslim ve bizden öncekilerin çoğunun doğum günü yoktur… Bırakın doğum günümüzü; hangi yıl, o yılın hangi ayında doğduğumuzu bile tam olarak bilmeyiz. Nüfus kâğıdımız ya bir ya da birkaç yıl geç alındığından, hep olduğumuzdan küçük gösterir bizi. Büyüklerimize sorduğumuzda aldığımız cevaplar, en fazla doğduğumuz mevsimi açıklığa kavuşturur. Ya harman sonunda doğmuşuzdur, ya orak zamanı ya da çift sürme zamanı vs. Bazen de yaşıtlarımızdan birine işaret ederek “Sen ondan iki ay sonra doğdun”, “Sizin altı ay aranız var” vb. cevaplar alırız.

Ben bu soruyu rahmetli anneciğime sorduğumda şöyle bir cevap almıştım: “Edacıklar’ın İsmail’in askerden geldiği gün…” Sözünü ettiği kişi köyümüzün büyüklerinden, İzmit’in bize uzak bir bölgesinde oturan bir amcamızdı. Yıllar sonra, 2003 yılında, çarşıdaki bir resmî işim öğleden sonraya sarktığı için İzmit’te Yeni Cuma Camii’nin bahçesinde bir bankta oturup saat doldururken bu amcamız geldi, yanıma oturdu. Elini öpüp hatırını sorduktan sonra doğum tarihimi aydınlatacak o kritik soruyu sordum. O da annemin verdiği bilgiyi doğrulayan şu cevabı verdi: “Ben şu yılın şu ayının şu günü akşam üstü askerden geldim. Evdekiler ‘Bugün Cambazlar’ın bir oğlan çocuğu oldu’ dediler. O çocuk sendin, sen o gün doğdun.” Nüfus kâğıdımdakine göre bir yıl yaşlanmış olsam da nihayet kafamdaki belirsizlik ortadan kalkmış, benim de bir doğum günüm olmuştu…

Maişet temini için şehre mecburî göçler başlamadan önce, bizim köylerimizde şimdiki çekirdek ailelerden birkaçının aynı evde yaşadığı geniş aileler vardı. Nüfus arttıkça bunlar önce köy içinde birkaç evde ayrı yaşar oldular, bu da çözüm olmayınca kardeşlerden şehirde iş bulanlar çocuklarını alıp şehre yerleşti. Bu bölünmelerden önceki geniş aileler, bir başka ifadeyle sülâlelerin  her biri bir adla anılırdı. Bölünseler de şehre de göçseler herkes mensubiyetini ifade eden sülâle adıyla anılırdı. Hâlâ da öyledir.

Bu yazıda Kandıra’nın bazı köylerindeki bu sülâle adlarını ele alacağım. Kendi köyüm ve çevresindeki birkaç köydeki ilgi çekici adları. Köylerdeki ilk yerleşimler sonrasında muhtemelen o zaman soyadı da olmadığından aileler ya da sülâlelerden bazıları yerleşim öncesi geldikleri yere, bazıları ilk aile büyüğünün meslek veya becerisine, bazıları köydeki yerleşim bölgesine, bazıları da aile mensuplarının genetik kaynaklı görünüm, mizaç vb. özelliklerine göre adlandırılmışlar.

Yukarıda da ifade ettiğim gibi bu adların bazıları o ailenin öne çıkan meslek veya meşguliyetlerinden doğmuş gibi görünüyor. Söz gelimi aile büyüklerinden biri veya birkaçı hayvan alım satımıyla tanınmışsa tanınmışsa o aileye “Cambazlar” denmiş. Aileden biri köy hocalığı yapmış olmalı ki sülâlelerden biri “İmamlar” diye anılıyor.  “Arabacılar” sülâlesinin ilk aile büyüklerinin zamanın öküz veya manda arabalarını yapma konusunda öne çıkmış olması muhtemeldir. “Kabakçılar” sülâlesi iyi kabak yetiştirmesiyle, “Tarhanacılar” ise lezzetli tarhana yapmasıyla tanınmış olmalı. Eski hayatın vazgeçilmezlerinden olan ketenin sapını değerlendirerek işleyip yatak doldurulacak kıvama getiren, o zamanın ifadesiyle “çöp” adı verilen bu ürünü yapanlara da “Çöpçüler”.  “Tokalaklar” sülâle adının mısır koçanına Kadıra’da verilen “tokalak” kelimesinden geldiğini düşünüyorum. Hayat değişiyor. O zamanın cambazı ip cambazı değil, çöpü ise döküntü, işe yaramaz atıklar değil…

Bazen de sülâlenin kökeniyle ilgili olduğunu düşündüren adlarla karşılaşıyoruz. Köyün birinde “Arnavutlar” sülâlesi var, bir başkasında “Tatarlar”. “Bektaşlar” sülâle adı da buna benzer bir çağrışım yapıyor bende. Diğer bir köydeki “Konaklar” sülâlesinin hâli vaktı yerinde ilk mensupları, şehirden gelip köyde konak tarzı ihtişamlı bir konut inşa etmişler. Başka bir köye, belki de köyün çıkışına yakın bir yere sonradan birkaç ev yaparak yerleşen bir başka sülâle “Yeni Evler” diye anılmış. Eğimli bir arazide bulunan köyün eteğine, en aşağı uç kısmına yerleşen sülâle de yerel söyleyişle “Aşaakılaa”  yani Aşağıkiler

Kimi sülâlelerin ilk mensuplarının fizikî bir özelliği onlara sülâle adı olarak yapışmış kalmış. İki farklı köyde rastladığım “Köseler” bunlardan biri. Birkaç nesilden beri çakır gözlü bireyleriyle tanınan sülâle de “Çakırlar” diye biliniyor. Bazen bu özellik dış görünümle ilgili olmayabiliyor. Köylerden birindeki “Çakallar” sülâlesine bu adın ilk ataları zekî, pratik düşünebilen insanlar olmasından dolayı verilmiş olabileceğini düşünüyorum. “Emirler” sülâlesinin adının da tarihî “Emir” unvanından değil, bu sülâle mensuplarının emir verme eğiliminde, otoriter mizacıyla ilgili olduğunu zannediyorum.

Sülâle adlarının aile büyüğü bir kadının adına dayanması çok görülen bir durum değildir. Bu bakımdan köyümüzdeki “Edacıklar” sülâlesinin adı bana hep ilgi çekici gelmiştir.

Bazı sülâle adlarının kökeni olan kelimenin ne anlama geldiğini bulmak zor. “Hopullar” sülâlesinin adında bulunan “hopul” un tortusu, “Hallar” sülâle adındaki (l’si kalın) “hal”ın ise  Anadolu’nun bazı yerlerinde harman ve kar sıyırgası yani kar kürümeye veya harmandaki buğday vb. ürünleri sıyırmaya yarayan bir çeşit yaba, (başka yörelerde “folluk yumurta”, bazen de ince yaldız), “Celler” sülalesinin adındaki “cel” sözünün bazı yerlerde üzerinde başak bulunan buğday ve arpa sapları ile hayvanlara yedirilen tahıl sapları ve mısır koçanı anlamına geldiğini yeni öğrendim. Bazı yerlerde de rüzgâr anlamında kullanılıyormuş.

Son olarak bazı ailelerin yakın zamanda yaşayan aile büyüklerinin adlarıyla anıldığını da kaydedelim: “Umutlar”, “Dursun Ağalar”, Pire Hüseyin Tayfası”, “Tomas Tayfası” vb. Aile büyüğünün ad veya lâkabına dayanan bu sülâle adlarının yerine geçmişte (benim şu anda hatırlayamadığım) daha eski adlar kullanılmış olabilir elbette.

Yukarıda yaptığım yorumların tamamına yakını benim şahsî değerlendirme ve tahminlerim. Hiçbiri ilmî verilere dayanmıyor. Sülâle adlarının bende yaptığı çağrışımlar. Gerçek olduklarını iddia edemem. Gerçek olan tek husus, bu adların uydurma olmadığı; Kandıra’nın Sepetçi, Sakallar, Kocakaymas, Şabanlar ve Kaymaz Erikli köylerinde hâlen kullanıldıkları.

Sahi siz kimlerdensiniz? “Kabakçılar” tayfasından mı?…

One thought on “Köylerimizdeki Sülâle Adları Üzerine Düşünceler… Doç.Dr. Kenan ACAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir