Üniversite Adaylarına Tavsiyeler-Emre GÜLEKİN

Merhaba, adım Emre Gülekin. 18 yaşındayım.

Kandıra Anadolu Lisesinden mezun oldum. Bu sene YKS sürecini deneyimledim. Sizlere bu deneyimlerim ile birkaç tavsiye vereceğim. İlk olarak “Tek Hedef Üzerinde Durmak” Bana göre bu süreçte kişinin tek hedef uğruna çalışması lazım aksi takdirde kişi birden fazla hedefe ulaşmaya çalışırsa bocalayabilir.

Ben bu süreçte tek hedef üzerinde ne yazık ki duramadım. Belki de tek hedef üzerinde durmak konusunda yanılıyorumdur çünkü YKS’ye çalışmaya geç başladım ve geç başlamama rağmen birden fazla hedef uğruna çalışmayı denedim. Yeteri kadar verim alamadım. Eğer YKS’ye çalışmaya daha çok zamanım olsaydı kesinlikle spor yapardım ve aktivitelere katılırdım. Çünkü YKS maratonunda kişi bedenen biraz yorulsa da aslında zihnen çok daha fazla yoruluyor. Spor ve aktivitelerse zihnin yorgunluğunu dindiriyor. Derslerine ise olumlu yönde etki ediyor.

İkincil olarak “Ertelememek” Kişinin bu süreçte belki de yaptığı en büyük hata ertelemektir. Kişi zihnen ve bedenen yorulduğunda erteleme uyarıları gelmeye başlıyor. Kişi bu uyarıları neredeyse her defasında kabul ederek erteleme alışkanlığı kazanıyor. Ertelemek kısa vadede olumlu sonuçlar doğursada aslında bireye ne denli zarar verdiğini uzun vadede anlıyoruz. Anladığımızda ise genellikle iş işten geçmiş oluyor. Kişi ertelemenin kendisini zarara soktuğunu anladığında farkında olmadan bir başka ertelemeyi daha yapıyor: “Çalışmaya zaten geç başladım. Konularım çok eksik. Deneme netlerim istediğim yerlerde değil. İstediğim okul ve bölüme net olarak çok uzaktayım. Zaten az zamanım kaldı kalan zamanda çok çalışsam da bir şey değişmeyecek. Seneye tekrar hazırlanıp YKS’ ye girerim.” gibi söylemlerde bulunarak belki de en büyük hatasını yapmış oluyor.

Üçüncül olarak” Planlı İlerlemek” Kişi hangi zamanda ne yapacağını bilerek ilerlerse hedefine ulaşma olasılığı da bir o kadar artıyor. Planladığı gün içerisindeki yapacaklarını bitirdiğinde: “Bugünkü planlamama da uydum. Bugünkü planlamamın bitiminden itibaren uyku saatime kadar kalan zaman benimdir.” diyerek kendisini yeteri kadar tatmin edecek mutluluk duygusuna ulaşıyor. Bu duygu bugünün yarınına, yarının yarınına da ilham kaynağı oluyor. Buna yaygın kullanımı “Win Win” yani kazan kazan ilişkisi de denilebilir.

Dördüncül olarak “Ders Ayrımı Yapmamak” Kişilerin genel olarak en çok sıkıntı çektiği noktalardan bir tanesi. Şunu doğru anlamalıyız ki eğer hedefiniz yüksek ise sizi o hedefe götürecek ders en kötü olduğunuzu düşündüğünüz derse daha çok çalışmaktır. En kötü diyebildiğimiz ders demek o ders hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olmadığımız derstir. Yeteri kadar bilgi sahibi olmadığımız için bu kötü olduğumuzu düşündüğümüz derse daha çok çalıştığımızda herhangi bilgiyi öğrenme ihtimalimiz en iyi olduğumuzu düşündüğümüz derse göre kat be kat daha yüksektir. Şöyle düşünelim iyi olduğumuz ders için daha fazla öğrenmemiz gereken pek bir şey kalmaz. Bu pek kalmayan bilgileri tamamıyla öğrendiğimizde net artışımız çok çok sınırlı olacaktır. Oysaki hakkında pek bilgi sahibi olmadığımız derse çalıştığımızda daha fazla bilgi öğrendiğimiz için bu bilgilerle daha çok soru yakalayıp net kazanma ihtimalimiz çok daha yüksek. Bu yüzden bu işin ehli kişileri şöyle der : “En kötü olduğunuz derse çalışmayı ihmal etmeyin.” haklılar da elbet.

Beşincil olarak :”Deneme Kontrolü ve Çözemediğimiz Soruları Çözdürtmek” Öğrenciler açısından en çileli ve en zahmetli süreç olmalı. Şunu unutmayın ki bu maddeyi atlamayıp uygulayan kişilerin başarılı olması işten bile değil. Özellikle deneme kontrolü sonrası kişinin istediği net gelmeyince mental olarak tamamıyla çöküyor. Deneme kontrolünü yapmak kişi için bu durumda çok zorlaşıyor. Zorlaşan durumda kişinin kendisine şunu sormasını istiyorum ;”Buraya kadar pes etmek için gelmedim. Bir karar vermem gerekiyor. Tamam diyerek hedeflerimden kaçmak mı yoksa devam diyerek o çok istediğim okula ve bölüme yerleşmek mi?” burada devam diyerek yolunda ilerleyenler kazanıyor. Bir başka mevzu ise yapamadığımız soruları çözdürtmemek. Kişilerin çoğu öğretmenlerine soru sormak konusunda çok çekingenler. Kişi kafasında şunları kuruyor:” Öğretmenimi uğraştırmayayım. Arkadaşlarım bu soruyu yapamadığım için alay eder…”gibi düşüncelerle kendi başarılarından uzaklaşıyorlar. Bırakın öğretmeniniz sizin yapamadığınız yerlerde yardımcı olsun adı üstünde” öğretmen” size yol gösterecek olan onlar. Zaten öğretmenlerimiz de bize yol göstermek maksadıyla bu mesleği seçerek bilgilerini bizimle paylaşıyorlar. Dolayısıyla hiçbir şekilde çekinmemizin mantığı yok.

Diğer düşünceleri ise şuydu: “Arkadaşlarım bu soruyu yapamadığım için alay eder.” gibi söylemler. Bir kere hem siz hem arkadaşlarınız farklı birey. Hepiniz aynı dersi aynı soruyu yapamayacaksınız ki birbirinizden ayrılabilesiniz. Yani arkadaşlarınız ne der diye bakmadan doğru bilginin peşinden koşunuz.

Benim tavsiyelerim bu kadardı umarım birilerine yol gösterici olabilmişimdir…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir