Orhan Gazi dönemi Kandıra vakıfları
Vakıf Arapça bir kelime olup “alıkoymak,hapsetmek”anlamına gelmektedir.Vakıflar islam tarihinin
başlangıcından 20.yy ‘a kadar islam ülkelerinde sosyal ve ekonomik hayatı düzenlemek için kullanılan
hayır kurumlarıdır.Tarihin çeşitli dönemlerinde toplumların ihtiyaçlarına göre şekillenip değişik
biçimler almıştır.
Toplumun faydalandığı cami,mescit,hamam,çeşme,tekke,hastahane,misafirhane,bakımevi,aşhane,
kütüphane ,mektep,sebil gibi hayır kurumları vakıf olarak nitelendirilir.Bu kuruluşları ayakta tutmak
için gelir kaynağı sağlayacak han ,hamam,köyler,çiftlikler,tarım araziileri,bağ,bahçe ,meskenler
vakıfların kullanması amacıyla vakıflara devredilirdi.Vakıflar yerel yöneticilerden bağımsız olup
vergiden de muaf tutulurlardı.
Osmanlı imparatorluğu da vakıflardan geniş ölçüde yararlanmış henüz daha beylik
düzeyindeyken , Orhan Gazi döneminde dahi yeni fethedilen bölgelerde vakıflar kurmak suretiyle
bölgenin toplumsal ihtiyaçlarının karşılanması,ekonomik olarak canlanması,bölgenin Türkleşmesi ve
şenlenmesi sağlanmaya çalışılmıştır.En erken dönemde Osmanlı topraklarına katılan Kandıra’da da
çeşitli vakıflar kurulmuş olup toplumun hizmetine sunulmuştur.Bu vakıflarla ilgili Bilecik Şeyh Edebali
Üniversitesi Tarih bölümünden Dr. Vedat Turgut bir araştırma yapmış olup 2018 yılında Orhan Gazi
ve Kocaeli Tarihi-Kültürü V. sempozyumunda bildiri olarak sunmuştur.Bu bildiri sempozyum kitabında
yayınlanmıştır.Vedat Turgut hocanın bildirisinde tespit etmiş olduğu Kandıra Orhan Gazi dönemi
vakıflarını olduğu gibi aktarıyorum:
“ Kandıra Orhan Bey Camii
Orhan Gazi’nin Kandıra’da bina ettirdiği camii için Esir Bey Köyü’nü vakfettiği görülmektedir. Köyde
27’si hariçten gelen toplam 139 nefer mütemekkin olarak kaydedilmiş olup, hâsıl olan 8185 akçenin Kandıra Camii danişmendleri ile İznik Medresesi müderrisinin ortaklaşa tasarruf edildiği belirtilmiştir. Orhan Gazi’nin camide görevli olan kişiler için vakfettiği diğer cihetler de tahrir kayıtları arasından tesbit edilmiştir. Buna göre; hitâbet ve imâmet için Yaycı köyünün yarısı ve Esir Bey rüsûmundan bir akçe, müezzin için Esir Köyü’nden iki akçe ve Ser-mahfil ciheti için Esir Köyü’nden bir akçe ayrılmıştır. Cami’de görevli olan hatibler için de 800 akçe vakfedilmiş olup, her gün iki Yasin Sûresi ve her sene iki hatm okuması şarta bağlanmıştır. Bahis konusu cihetlere sarfedilen hâsılın 2220 akçe olduğu hesaplanmaktadır. Yaycı Köyü ile ilgili bir diğer kayıtta, Orhan Bey’in caminin hatibi Zeynüddin’e hitabet için vakfettiğine işaret edilir. Zeynüddin’den sonra sırasıyla oğlu Bahaüddin, Mevlana Hacı Mahmud, Mevlana Yakub Fakih, Mahmud Fakih ve son olarak Mevlana Hayreddin Halife ciheti tasarruf etmişlerdir. 58 neferin mütemekkin olarak kaydedildiği köyün hâsılı 2673 akçedir. Bundan başka Serkeşân mezrâ’sının da camide görevli olan imamlara vakfedildiği görülmektedir. Söz konusu mezrâ’yı Abdal Fakih oğlu Ömer Fakih oğulları Veli ve Mustafa, Veli oğlu Seyfi ve Salih, Mustafa oğlu Fethullah ve kızı Paşa Hatun, Salih kızı Hâni, Fethullah kızları Şehriban ve Hanzâde sırasıyla tasarruf etmişlerdir. Mezrâ’ daha sonra köy haline gelmiş olup, hariçten gelen 15 neferin eklenmesiyle nüfus 36 nefere yükselmiştir.
Köyden sağlanan hâsıl ise 2989 akçedir. Bu şekilde cami için vakfedilen akarattan sağlanan toplam
hâsılın yaklaşık 5200 akçe olduğu hesaplanmaktadır”
Kandıra Orhan Camisine ait bu vakıf belgesinden sonra Orhan Gazi imzası taşıyan iki zaviye,bir
mescit ve bir evlatlık olmak üzere dört adet küçük ölçekli vakıf tespit eden Dr.Vedat Turgut bu
vakıflarla ilgili bilgileri de aktarmaktadır:
“•Aşık Vakfı
Orhan Gazi, Aşıkadlı biri için kendi adıyla anılan mezrâ’yı vakfetmiştir. Aşık evlâdından fahrü’s-süleha
Mevlana Halil Fakih ve daha sonra evlâdından Gaib ve Ayşe’ye intikal eden vakıf yerin hâsılı 200 akçedir.
•İbrahim Şeyh Zaviyesi
Pelidpınarı mezrâ’sının İbrahim Şeyh oğulları Hasan ve Hüseyin için evvelden beri “vakf-ı
evlad”olmasından dolayı, Orhan Gazi’nin “ben dahi mukarrer kıldım”şeklinde hükm-i şerif verdiği anlatılmaktadır.
Dolayısıyla söz konusu vakıf, Osman Gazi dönemine dahi indirilebilir. Şeyh’in neslinden Özdü, Yusuf, Salih ve Sadık’tan sonra Salih oğlu Hamid, Sadık oğlu Ferhad, Yusuf oğlu Mehmed tasarruf ederlerken Mehmed ve oğlu Yusuf fevt olmuş ve yerini oğlu Mehmed almıştır. Hamid oğlu Mehmed’in fevtinden oğlu İbrahim ve Hamid oğlu Ahmed’in fevtinden de oğulları Piri ve Musa’ya müntakil olan yer, Yusuf oğlu Mehmed’in fevtiyle kızı Ayşe ve Piri karındaşı Musa’yageçmiştir. Vakıf yerde meskûn dördü hariçten gelen 14 neferden zaviye adına hâsıl olan miktar 750 akçedir.
•Kayalu Mescidi Vakfı
Hoca Mehmed’in Zekeriya Danişmendoğlu Çiftliği bir çiftlik yer olup, Orhan Bey’den Kayalu
Mescidi’ne imametlik için vakfedilmiştir. Hasan Fakih oğlu İbrahim’den sonra oğlu Mehmed Fakih’e sadaka olunan yeri, son tahlilde Durmuş Fakih tasarruf etmiştir.
•Şeyh Adil Zaviyesi
Orhan Bey, Kandıra’daki Akçakilise mezrâ’sını Şeyh Adil’e ve evlâdına vakfetmiştir. Şeyh Adil
evlâdından Hamid ve Hamid oğulları Abdi ve Mehmed’in tasarruf ettiği yerin hâsılı 300 akçedir.”
Başbakanlık Osmanlı arşivleri Tapu Tahrir Defterlerinde bulunan Osmanlı Türkçesi ile yazılmış
orijinal belgelerin çevirisini içeren bu belgelerin daha detaylı incelenmeleri için Kandıralı genç
akademisyenlerin ilgisine ihtiyaç vardır.
Kaynaklar
-Fahri Unan-Osmanlı merkez ve taşra teşkilatı-Anadolu Üniversitesi Yayını-2012 -sayfa:133
-Ömer Lütfü Barkan-Osmanlı İmparatorluğunda bir iskan ve kolnizasyon metodu olarak vakıflar ve
temlikler-Vakıflar Dergisi-1942-SayıI:2
-Vedat Turgut-Orhan Gazi Dönemi ve Vakıfları-Orhan Gazi ve Kocaeli Tarihi-Kültürü sempozyumu
bildirisi -Kocaeli Büyükşehir yayını-2018