ÖĞR.GÖR. ADEM ARI VE KETEN

KETEN’in TÜRKÜSÜ’nden

2000’li yılların başıydı. Kaimbiraderim Doç. Dr. Kenan ACAR Bey abim “Kandıra Sempozyumu yapılacak, bildiri hazırlayabilirsin” dedi. Keten üzerine bildiri hazırlayabileceğimi söyledim ve o akşam bildirimimi “Ketenin Türküsü” olarak  belirledik. 

Keten ile ilgili bildiri başlığımı Ketenin Türküsü adını vererek “keten”i   Kandıra özelinden çıkarıp milli bir boyut kazandırmayı hedeflemiştim.

 “Keten iğneden ipliğe her şeyimizdi” demeyeceğim ama “İğnesi  hariç keten Kundak bezinden kefen bezine Kandıralının her şeyi idi” dememe de lütfen izin veriniz. 

Ketenin  milli nitelik kazanmasının en önemli göstergesi Türkülerden bazı örnekler:

Meşhur Ürgüp  Türküsünde; 

Cemalımın giydiği keten göynek” ilk aklıma gelendi. 

Güney Anadolu Türkülerinde de keten vardı;

Aman  keten göynek giymiş ayna dizinde” .

Balkan Türkülerinde de keten vardı; 

Keten göynek filfilli”.

Keten gömlek giyer evlad aman aman” diyen zarif Edirne türküsünde;

Keten gömlek en  olur” Bilecik Bozüyük türküsünde,

Siyah keten carı var” diyen Uşak Türküsünde,

Pişmaniyemizin  atası keten helvada keten var.


Can Azerbaycan’dan soracaksanız derim ki orada  Keten=Vatan’dır;

 “Ölmeye vatan yahşi, geymeye keten yahşi” 

Keten ve kültürü Türklerin Orta Asya’dan getirdikleri ürünler arasındadır. Çinliler keteni sadece tohumu ve yağı için ekerken Türkler liflerini de değerlendirmekteydi. 

Orta Asya kurganlarında sarı kırmızı yeşilin Türk milli renkleri olduğunu  gösteren en eski buluntular keten tekstil ürünüydü. 

Keten ve dokuma kültürümüzle ilgili kelimeler üzerinde geniş kapsamlı etimolojik araştırma yapmak gerekiyor. Ama Kandıra özelinde keten dokuma ile ilgili kelimelerden hareket ettiğimizde karşımıza Türkçe kelimeler yoğunlukla çıkıyor. 

Kütüphanemden uzakta olduğum için bilimsel metin hazırlamak imkanım şu an için yok.

Kandıra sempozyumunda Sakarya Üniversitesi Öğretim Görevlisi olarak bildirim sırasında ve sonrasında olumlu-olumsuz değerlendirmeler aldım. Ketenin Türk kültürü ile bağlantısını ortaya koyma çabama karşı görüş ortaya çıktı. Ketenle ilgili türkülerden söz ederken TRT Türküden bahs etmem reklam olarak değerlendirildi. Bildiri sunmaya elimde bir zembil içine keten bölmesi ile çıkmamdan hareketle şovmen olarak değerlendirildim. 

Sonrasında en önemli dönüş Gökçeler köyünden geldi. Gökçeler köyü muhtarı bildiri sunduğum senenin yazında beni aradı. “Hocam siz söylediniz keten ektik elimizde şu kadar kilo keten var ne yapalım?” Dediğinde benim için asıl keten macerası başladı. Kandıra Kaymakamı rahmetli Mehmet SARICAN Beyi aradım. Beni Tarım İl Müdürlüğüne yönlendirdi. Tarım İl Müdürlüğünden Erkan Bey keteni değerlendirmenin üç yolunu söyledi. Bunlardan en etkili yolun Tarımsal Kalkınma Kooperatifi olduğunu belirtti. Mevcut kooperatiflerin uygun olmaması hasebiyle Kandıra Merkezi ve Çevre Köyleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi kurulmasına öncülük ettim. 

Bu arada Kaymakamımız Mehmet SARICAN bey Bursa’dan keten tohumu bularak ekmesi için köylüye dağıttı. Ancak gelen keten tohumları yaz keteniydi. Bu keten sezon üretimine uygun olmadığı için olumlu sonuç vermedi. Maalesef ketende devrim arabası misali bir acı tecrübe yaşamış olduk. 

Keteni projelendirip  tekrar Kandıra ekonomisine kazandırmak için  araştırmalara devam ettim. Bu arada keten tohumu ülke gündemine de girdi. Hedefim öncelikle keten tohumunu değerlendirmekti. Sonrasında lifini değerlendirmeyi artı katma değer olarak düşünüyordum. Çünkü mevcut haliyle keten lifini değerlendirmek için entegre projeye ihtiyaç vardı. 

Olcay ÇELİK Bey Numan Güneş beyin işletmesinde çalışırken Bulgaristan’dan gelen ketenle Kandıramızın ketenini karşılaştırdık. Açık kahverengi  ve mat  Bulgaristan keteni yanında bizim koyu kahverengi ve parlak ketenimiz arasındaki farkı da gördük. 

Ancak Kandıra ketenine piyasa oluşturmanın imkanı olmadığını gördüm. Çünkü ketenin tohumunu ekonomik bir değer olarak pazarlamayı hedefliyorduk. Bulgaristan’dan gelen ketenin çok ucuza ülkemize sokulması sebebiyle keteni yeniden ektirmenin riskli olduğunu anladım.

Tabii ki bu arada kurulmasına öncülük ve bir dönem başkanlığını yürüttüğüm Kandıra Merkez ve Çevre Köyleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi devam etti. Bu kooperatif hareketim  benim için  iyisiyle kötüsüyle pahalı bir tecrübe oldu. Burada düşünceme virgül atarken yazımı sonlandırıyorum.

NOT: “Türkü” kelimesi cins isim olarak görüldüğü  için baş harfi küçük yazılmalıdır ancak kelime Türk’ü ifade ettiği için özellikle büyük yazdım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir