Not: Yokuşun Eren Sokak ile kesiştiği yeri buradan görmek biraz da hayal etmekle mümkün…
Siz hiç bayram harçlığı çetelesi tuttunuz mu?
Ben çok tuttum. Kimin şeker, kimin mendil, kimin para vereceğini çok iyi bilirdim😊
En değerli bağışçılarım en az ikisinden aynı anda verenlerdi😊
Ne yalan söyleyeyim nakit çalışanlar favorimdi 😊
Bizim Kaymak Sokak’dan başlar, bayramın ikinci günü ziyaret edeceğim köydeki dedelerim ve akrabalarıma kadar müsvetteye isim isim yazardım.
Hasılatın yarısını Neziye Teyzemin bakkalında torpil ve kız kaçıran bütçesi yapardım.
Burada iki isme değinmem birine rahmet okumam, diğerine sağlıklı ve uzun bir ömür dilemem gerekir.
Mahmure annenin evi, Neziye Teyzenin bakkalının tam karşısında, Zafer Okulundan Alaattin Okan amcanın bakkalına giden Zafer Caddesi’nin, Şanlıların evinden gelen Eren Sokak ile kesiştiği dört yol ağzındaydı. Mahmure anne tek başına yaşardı. Şanlıların da akrabası idi. Evi hepimizin evi gibi sobalıydı. Mahallede kim bir musubet atlatsa “tuz ve ekmek” Mahmure anneye verilirdi. Böylece bir daha aynı üzüntünün yaşanmayacağına inanılırdı. Sanki Mahmure anne çok güçlü bir dua ile ya da çok içten bir dilek ile hepimizi belalardan def ederdi. Tek başına yaşayan, odunluğundan sobasına odunlarını hep birlikte mahallenin çocukları ile taşıdığımız bu yaşlı kadın, nasıl bizi koruyabilirdi! Bugün bakıyorum da çok güzel ve saf şeylere inanmışız. Bu o kadar temiz bir inançtı ki; yardıma muhtaç olan aslında sizden daha kudretli olabiliyordu yerine göre. Bu refah içinde olana verilen bir mesajdı bana göre…
Neyse Mahmure anne ileri yaşına rağmen hemen evinin karşısındaki boş bahçenin briketten eski duvarları arasına büyük bir özenle sıkıştırdığımız ve kulakları çınlatan bir gürültü ile patlayan torpiller nedeni ile bir kez olsun bize sitem etmemişti. Komşumuzun hapşırmasından rahatsız olduğunuz bu günlerde içimizdeki insanlığı ve hoşgörüyü nasıl da kaybettiğimiz çok açık değil mi?
Mahallenin çocuklarının sadece çocuk olmaktan kaynaklanan hakları vardı. Bizim mahalle sanki BM Çocuk Hakları Bildirgesi’ni çoktan kabul etmiş, müthiş bir hoşgörü ile idare ediliyordu. Çocuk seslerinin serçe sesi gibi baharın habercisi olduğu, bugün dönüp baktığımda dünyanın en güzel sokaklarında yaşama şansına sahip olmuş güzel bir çocuklukmuş bizimkisi…
Mahmure Anne sitemin yerini çokça hayır dua ile takas etmiş, odunları sobanın yanına yığdığımızda kadife sesi ile arkamızdan bizi koruyan dualar eden güzel bir insandı. Mahallenin çocuklarına tebessümü ve hayır duayı eksik etmeyen Mahmure Annemizin mekanı cennet olsun inşallah.
Gelelim akrabam da olan Neziye Teyzeme. Sizin hiç veresiye defteriniz oldu mu? Ben çocukken mahallelinin veresiye defteri olurdu. Çocukken sağlık karnelerimiz vardı ya onun gibi işte. Aslı sizde durur, bakkal aldıklarınızı tek tek yazar. Maaşlar alındığında defter bakkala verilir ve hesap görülürdü. Dikkat edin defter borçluda dururdu. Söz namustu. Bakkalın o deftere yazdığı, alınan neyse oydu. Neziye Teyze İstanbul Hukuk’u kazandığım 2004 sonbaharında bizim evde annelere çaya geldiği bir gün. Evin balkonuna çekti beni. Kolumdan tuttu ve “o okulu bitireceksin” dedi. Sesi biraz hüzünlü ama ciddi idi. Kabahatle karışık bir hal içindeymişim de bana sitem ediyor gibiydi. Tabi ki bitireceğim ben bu okula çok gitmek istiyorum demiştim. Öyle değil oğlum dedi sesini yumuşatarak. “ sen Abdurrahman Amcanı biliyor musun?” dedi. Abdurrahman Kaymak amca bizim Sülale de İstanbul Hukuku ilk kazanan ancak okulu yarı da bırakan bir aile ferdi imiş. Tabi ben bunu bu konuşmadan sonra öğreniyorum. Anlatılan Teyzemi çok sevmiş ve okulu bırakıp memuriyete başlamış ve teyzem ile evlenmiş. Ancak genç yaşta da aramızdan ayrılmış Abdurrahman amca. Ben kendisini hiç tanımadım. Neziye Teyzem de bu konuda içinde kalan üzüntüyü belki bir nebze gidermek için “okulu bitireceksin” şeklinde bir talimat vermişti bana.
Ne garip değil mi hayat, Abdurrahman Kaymak İstanbul Hukuk’u yarıda bırakıyor. Onlarca yıl sonra aynı isim ve soy isimde ben aynı okulu bitirme şansına kavuşuyorum.
Bazen bir şey yaparız ve kimin hayalini gerçekleştirdiğimizi bilemeyiz. Hayat bu nedenle sadece bize ait olmayacak kadar çok mucizeyi içinde barındırır. İnsana dokunan her güzel davranış evrende bir mutluluğa sebep olur.
Biz bunu bilemeyebiliriz ama sorumluluğunu duymak insana dairdir.
Bir bayram sabahı neler anımsattı😊
Göç edenlere rahmet, hayatta olanlara esenlikler dilerim.
Kandıranın tüm güzel insanları. Yağcılar’dan Araman’a, Kefken’den Ahmethacılar’a kadar memleketimin her bir metrekaresinde anıları olan hemşerilerim! Çocukluğunuzdaki kadar güzel anılar biriktirebileceğiniz bir Ramazan Bayramı dilerim.
En güzel günler ve cumhuriyet sizlerle olsun.
En derin saygı ve sevgilerimle…
Abdurrahman Kaymak