Şehirlerde Binalar Yükseldi Ama…Ayhan Yalçın-İş İnsanı

Ne zaman köylerden şehirlere göç başladı, göçle beraber  çiftçilerimiz tarım ve hayvancılığa dayalı üretimi  bıraktı. 

Ne zaman köylerde ki tarım arazileri satılmaya başlandı. Köylerde ki tarım bitti ve köylerde ki araziler betonlaşmaya başladı. Ne zaman köylerde üretim bitti, sonra da her şey ithal edilmeye başlandı. Ne zaman üretim bitti, tarım ürünlerine zam üstüne zam geldi…

İnsanlar şehirlere doldukça, şehirler de  insan yoğunluğu nedeniyle yaşanmaz hale geldi. İnsanlar şehirlere doldukça, şehirlerde hayat pahalılığı yaşanmaya başlandı. İnsanlar şehirlere doldukça, ev kiraları artmaya başladı. 

İnsanlar ev üstüne ev, kat üstüne kat yaptı. Hatta büyük gökdelenler yaptı. Binlerce insanın bir arada yaşadığı koca koca siteler inşa edildi. 

Evler ve gökdelenler yükseldikçe, siteler çoğaldıkça dengeler bozuldu; Evler yükseldikçe insanlarda kibir yükseldi. Yükselen bu kibirle birlikte insanlar birbirlerinden uzaklaştı. Ayrıca evler ve kapılar birbirlerine yaklaştı ama, maalesef  insanlar birbirlerinden uzaklaştı.

 Aslında kapılar birbirlerine çok yakın, kapıların zilleri yan yana ama, insanların birbirlerine karşı bir duygu ve gönül bağı yok. 

Kimse kimseye arkadaş gibi, dost gibi davranmıyor ve yaklaşmıyor. İnsanlar artık birbirlerine dokunmuyor, hoş sohbette bulunmuyor ve birbirleriyle dertleşmiyor. 

İnsanlar birbirlerine yaklaştıkça aslında birbirlerinden uzaklaşıyor. İnsanlar birbirlerine karşı selamsız sabahsız böylece yaşayıp gidiyor. 

Yoğun iş hayatı yüzünden insanlar yorgun, stresli, dalgın, sinirli… 

Selamsız sabahsız geçip gidiyor insanlar; 

Yorgun, dalgın ve stres yüklü  bedenler yanı başımızdan. Oysa ki çok  eskilerde evler alçaktı. insanlar alçak gönüllü idi. İnsanlar mütevazi bir hayat yaşıyor ve gönüllere dokunuyordu. Komşuluk vardı. İnsanlar birbirlerine gidiş geliş yapıyordu. İnsanlar birbirleriyle dertleşiyor, duygularına tercüman oluyordu…

Aslında kapılar yakın değildi. Lakin  gönüller yakındı. Bununla birlikte insanlar birbirlerinin yüreklerine  dokunuyordu. İnsanlar birbirlerinin evlerine çat kapı gelip gidiyordu. Komşular evlerinde yemek yaptıklarında, belki kokusu Komşuya gitmiştir diye bir tabak yemeği de  komşularıyla  paylaşıyordu. 

Şimdi öyle mi?

Şimdi insanlar birbirlerine karşı selamsız sabahsız geçip gidiyor. Birbirlerine karşı soğuk davranıyor. Hele Komşuluk hepten bitti. Kimse kimsenin evine adım bile atmıyor. 

İnsanlar büyük şehirlere gurbetten geldi ama, hala şehirlerde gurbet hayatı yaşıyor. İnsanlar birbirlerinin yüreklerine dokunmuyor. Komşuluk yapmıyor, birbirlerine yaklaşmıyor, birbirleriyle dertleşmiyor. Sabah evden çıkıp, akşam evine dönüyor. Yani insanlar evlerini sanki otel gibi kullanıyor. Ama bu nereye kadar böyle devam edecek onu da bilemiyoruz. 

İnşallah gün gelir de , insanlar eskiden olduğu gibi bir hayat  yaşamaya başlarlar. İnşallah insanlar yaşadıkları bu hayat  standardından vazgeçip, tekrar gönülden sohbet ederler. İnşallah insanlar eskiden olduğu ” Ayşe Hanım, çay koy geliyoruz ” diyerek, birbirlerinin yüreklerine dokunurlar.  Ahh keşke. Ahh nerde o eski günler? Ahh nerde o eski insanlar. Ahh nerde o eski komşuluklar!…

Saygılarımla!

Ayhan Yalçın 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir