Bizim oralarda bazı insanların duruşunu, tavırlarını anlatmak için günlük dildeki “mızmız”a benzer, hece tekrarına dayalı, ikileme yapısında bazı sıfatlar kullanılıyor. Bunlar lakap değil. Bir kişiyi diğerlerden ayıran, kalıcı sıfat niteliğindeki lakaplara karşılık bunlar geçici sıfatlar. Şahsın o anki tutumunu anlatıyor çoğunlukla. Ancak bazen kişilerin üzerine de yapışabiliyor. Tabii sürekli o şekilde devranırsa. Çoğunlukla “Nasıl biri?” sorusuna cevap oluyor bu tür kelimeler. Ancak o kelime, söz gelimi “mıtmıt” kelimesi geçtiğinde insanların zihninde belli bir kişi canlanmıyor. Uzatmayalım…
Bunlardan biri, 2013 yılında Turkish Studies dergisinde yayımlanan “Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü’ne Kandıra Ağzından Katkılar” adlı makalemdeki on üç kelime arasında yer alan “kımkım” sözü. Bizim köylerimizde “gımgım” diye söyleniyor. Yerinde duramayıp devamlı sağına soluna hareket eden, bu hareketleriyle çevresindekileri rahatsız eden hiperaktif insanlar için kullanılıyor. Betül Bilyaz, Kocaeli Kandıra Ağzı adlı yüksek lisans tezinde Teksen köyünde böyle davrananların hareketini anlatan “gımgım etmek” birleşik fiilini kayda geçirmiş. Ancak verdiği anlam, şikayetlenmek. Bizdekinden biraz farklı.
Mismis, hiçbir işe yaramayan, boş boş gezip çat orada çat burada görünen tembel insanları anlatan bir sıfat. Günlük dildeki “miskin” sözüyle bir ilişkisi olmalı. Nedense zihnimde sürekli burnunu çekerek kafasını kaldıran, öyle dolaşan bir insan tipini canlandırır. Derleme Sözlüğü’nde bu kelimenin Eskişehir ve Konya Akşehir’de “aptal, ahmak”, Kırşehir’de “bön, saf”, Kastamonu Küre, Konya Ermenek ve Kırşehir’de “uyuşuk, sinsi”anlamında kullanıldığı bilgisi var.
Mösmös, insanlarla iletişimi olmayan bir insan tipi. Suratı devamlı asık, davranışları kaba, bu kabalığı sözlerine de yansıyan bir insan. Sürekli burnunun dikine giden, çevresindekileri dikkate almayan; toplum içinde insanlarla birlikte yaşama konusunda sıkıntılı, eskilerin deyişiyle “medeniyetten nasibini almamış” insan profilini anlatır bu söz. Kelime Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesinde “budala” anlamında kullanılırmış. Zonguldak yöresine ait “A Benim Sömsöm Yarim!” türküsündeki “sömsöm” de aynı kelime olsa gerek. Ancak onda biraz da “konuşmasını bilmeyen” havası var…
Lamlam ve lemlem de insanları konuşma biçimleriyle niteleyen ilgi çekici sıfatlar. Bilir bilmez her konuda konuşan, kendisini her konuda konuşmak zorunda hissediyor izlenimi veren insanlar için lamlam sözü kullanılıyor. Şimdikilerin “boş muhabbet” dediği gereksiz konuların konuşurudur lamlam. Sizin o konuyla ilgilenip ilgilenmediğiniz onun umrunda değildir. Habire konuşur. Çoğunlukla da yüksek sesle.
Lamlamın farklı bir türüdür lemlem. O da çok konuşur, gereksiz konuşur ama diğerinden farklı olarak kelimeleri, kelimelerin ünlülerini uzatarak konuşur. Onu dinlemek, onunla aynı ortamda bulunmak da zordur. Lamlam her konuda konuşur ama lemlem her konuda konuşmak zorunda değildir. Bir veya birkaç konuyu ağzını yayarak, ünlülerini uzatmak suretiyle kelimelerin, dolayısıyla da karşısındaki insanların canına okur.
Cevcev, yukarıdaki iki insan tipinin ince sesli olanıdır. Onun sesi toplum içinde hemen seçilir. Tiz tonundan dolayı tabii. Her ne kadar orada bulunanlar için rahatsız edici olsa da cevcev diğer ikisine göre avantajlıdır. Çünkü anlattıkları ne olursa olsun, içi boş da dolu da olsa sesinin inceliğinden dolayı insanlar onu diğerlerinden önce fark eder. Dikkat ve bakışlarını ona yöneltir. Kısacası bir adım öndedir cevcev hilkatinden gelen bu avantajıyla. Kelimenin “cavcav” biçimi; Burdur, Ordu, Kahramanmaraş ve Gaziantep’te “boş, gereksiz laf” anlamında kullanılıyormuş.
Mıtmıt da konuşmasıyla dikkat çeken insanlar için kullanılan bir sıfat. Ancak bundan öncekiler gibi yüksek tonda bir konuşma değil. Tam tersine alçak tonda, zor anlaşılan, hattâ anlamak için dikkat kesilmeyi gerektiren bir konuşma biçimine sahip olanlar için kullanılıyor Kandıra’da bu kelime. Vara yoğa konuşan, her konuda yorum yapan ama yaptığı yorumlar anlaşılmayan insanlar için. Bu yüzden çevresindekilerin canını sıkar mıtmıt. O sebeple de ne kendisi ne de söyledikleri dikkate alınır. Kendi kendine konuşur öylesine. Derleme sözlüğünde bu kelimenin Kandıra’da “Kaygısızca dolaşan, yavaş iş gören kimse”, Burdur ve Denizli-Acıpayam’da “mızmız” anlamında kullanıldığı kaydı var.
Fasfas sözünü rahmetli anneciğimden duymuştum. Televizyonun ülkemizdeki ilk yıllarında gece haberlerini sunan rahmetli bir sunucu için bu sözü kullanırdı. Herhalde sözünü ettiğim kişinin “s” sesini biraz peltek telaffuz etmesindan rahatsız olduğu için. Her ikisi de nur içinde yatsın.
Höthöt, çevresindekileri yok sayarcasına hareket eden, söz ve davranışlarıyla kendini onlardan bir anlamda soyutlayan insanlar için kullanılır. Kendi kafalarında kurdukları ya da tasarladıkları şeyleri hiç kimseye aldırmadan sıra ile yapar, kimseye bir şey sorma ihtiyacı hissetmezler. O bakımdan biraz robotik insanlardır höthötler. Onlara bir şey sormayın, sadece kenara çekilip keyifle izleyin. Tabii sabırlı, tahammül sahibi biriyseniz. İşlerine karışırsanız her ikiniz de gerilirsiniz, ortalık karışır…
Püspüs, yaptığı işi bir türlü sonuçlandırmayan insan tipidir. Bu tür insanlardan bazıları titizliğinden, bazıları da iş bilmezliğinden dolayı yapacağı işi uzatır da uzatır. İş bitirici değildirler. Birinci tip püspüsler eğer işi tamamlayabilirlerse ortaya kusursuz denebilecek güzel şeyler çıkar. İkinciler ise zaten çoğunlukla başladıkları işi bitiremez. Her ikisini de izlemek sabır ister ama işin sonunda birinciler çoğunlukla takdir sözleri duyar, sadece işi uzattıkları için eleştirilir; buna karşılık ikinciler hem başaramadıkları için hem de insanların sabrını zorladıkları, zaman kaybına yol açtıkları için eleştirilmekten kurtulamazlar.
Laslas, öne doğru eğilerek uzun adımlarla yürüyen bir kişi profili canlandırır gözümde. Kafasını yukarı aşağı hareket ettiren, etrafına pek bakmayan bir insan. Seyrek adımlarından dolayı ayakkabı tabanının yere basarken çıkarttığı sesten türemiş olmalı laslas kelimesi. Laslas da sürekli ve çoğu zaman amaçsızca gezen bir insan tipidir. O yönüyle biraz mismis tipine benzer. Onun ses çıkartan versiyonudur.
Etrafınızda bunlardan biri varsa ilk fırsatta onlardan ve oradan uzaklaşmaya bakın. Tebdil-i mekanda ferahlık vardır…
Güzel bir araştırma yazısı olmuş, benimde sıklıkla duyduğum “köskös”,”bıdı bıdı”, “vıdı vıdı” gibi halk ağzı deyişler var.