“AGANDA, BURİNA, BURİNATA!” “DEMİR AL, YELKEN AÇ, DENİZE AÇILALIM”
İsmail SARICA
Bu denizcilik terimi “Halikarnas Balıkçısı” takma adı ile bilinen Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın Bilgi Yayınları arasında yer alan bir yapıtının da adıdır. Halikarnas Balıkçısı, Ege’nin büklüm büklüm kıyılarına, sürgünlük yıllarında yelken açmış, kürek çekmiş Bodrum’dan! Balık için, sünger için!
Bodrumlu balıkçılar dinlencecileri dolaştırır olalı beri, balıkçılık Bodrum ve Milas’ın kıyı köylerinde yapılır oldu. Bu denizcilik terimini bizim Karadeniz kıyılarının “Heyamola”sı desek yeridir. En azından bu yazımız için yeridir.
* * *
Eylül başında yeni bir av mevsimi başlayacak. Bırakın Eylül başını, Temmuz içinde bile Karadeniz bereketine işaret verebilir. Palamut bolluğu olacağını çoktan belli edebilir. Ve balıkçılar, Karadeniz’in eski yöresel törenlerini unutmuş da olsalar, kurbanlarını kesip denize açılırlar rastgele diyerek.
Bereket dileriz, kazasız, üzüntüsüz, balığı bol, tasası az bir yıl dileriz. Eylül’ün birinci günü sabahın ilk ışıklarıyla denizlere ve de Karadeniz’e açılacak olan binlerle ekmek teknesine iyi günler olsun, iyi yeller essin! Şükür kurbanları olumsuzluklara karşılık olsun!
Kefken’de Liman önümüzdedir. Av mevsiminde balıkçıları izlemek başlıca işimiz olur. Yıllar önce akşam haberleri dinliyoruz; Karadenizli balıkçılar sevinçli. Trabzon’dan, Samsun’dan, Kocaeli kıyılarından bereket haberleri geliyor. Karadeniz’e irili ufaklı 2800 balıkçı teknesi açılmış. Geçen yıl ilk gün yaklaşık elli kasa palamut getirilen Samsun Balıkçı Hali’ne dört yüz kasa palamut gelmiş. Böyle yıllar olurdu Karadeniz’de. Bereketli yıllar olurdu.
Bereketin bir nedeni av yasağına uyulmasıdır kuşkusuz. Belki çok önem vererek ve uyulması için yeterli yasal yaptırımların caydırıcılığını da sağlamak yolunda başkaca yasaklar da koyarak, bereketi artırmamız gerekiyor. Prof. Dr. Altan Acara hocaya sormak isterdim. Bazı balıkçılara göre ki bunlar küçük teknelerle balıkçılık yapıyorlar, işte onlara göre başkaca çok önemli önlemler de gerekli. Kefken’li balıkçılardan öğrenebileceğimiz durumlar olabilir.
Tüketicilerin ucuz balık yiyeceği haberini her yıl duyarız. Biz “Yasakçı” değiliz. İnsanlar düşüncelerini korkmadan söyleyebilmeli. Balıkçılar da söyleyebilmeli, ya da yetkililer, ilgililer, gönüllü ve sorumlular; teke tek Kefkenli balıkçılarla konuşarak veya onları çağırıp tek tek görüşerek olup bitenler için yeni şeyler düşünmeli! Bu yıl balık avından artış bekliyorsak, Karadeniz’de balık ağlarının dolduğunu görüyorsak, bunu bazı “Yasaklara” da borçlu olduğumuzu unutmayalım.
Unutmayalım ki; biz işine karışmazsak doğa kendi kendini sürdürüyor. Sanıyoruz ki her şey insan için. Öyle düşünenlerimiz çoğunlukta. Denizler, ırmaklar, dağlar, ovalar, meyveler, sebzeler, kurtlar, kuşlar her şey insan için. Hiç te değil! Ama hiç değilse insanoğlu sürdürülebilirliği yok etmemeli! Ağacın kökü, balığın yuvası, suların durusu, denizin temizliği, kuşların sesi, hepsi gelecek için çok gerekli… İnsanoğlu öyle tüketecek ki yok etmeden, yenilenip sürdürme olanaklarını silip süpürmeden tüketecek ki, yeryüzünde yaşama sırasına giren kuşaklar da dünya güzelliklerinden yararlansın.
* * *
Amerika’da, yani ABD’de son yıllarda yaşanan kasırganın ardından çıkan yazılarda, bu duruma ABD’nin konuyla ilgili uluslararası sözleşmeleri imzalamamasının neden olduğu vurgulanıyor. ABD dünyaya hükmetme sevdasına düşeli, böyle uluslararası anlaşmaymış, sözleşmeymiş dinlemiyor. Tüm dünya bir araya gelip yeryüzü için çevresel kararlar alsa, ABD “Bana dünyanın kararı vız gelir” diyebiliyor.
Pazarımızı karartmayalım. Bin yiğit bir kötüye kul olacak değil ya dünyada. Gün olur insanlık doğruyu, eğriyi, iyiyi ve kötüyü dünyanın her yerinde ayırt eder.
Orhan Veli’nin “Hürriyete Doğru” şiiriyle bitirelim:
Gün doğmadan,
Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola.
Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında
İçinde bir iş görmenin saadeti
Gideceksin;
Gideceksin ığrıpların çalkantısında, balıklar çıkacak yoluna,
Sevineceksin.
Ağları silkeledikçe deniz gelecek eline pul pul;
Ruhları sustuğu vakit martıların;
Kayalıklardaki mezarlarında birden,
Bir kıyamet kopacak ufuklarda,
Denizkızları mı dersin, kuşlar mı dersin
Bayramlar seyranlar mı dersin, şenlikler cümbüşler mi?
Gelin alayları, teller, duvaklar, donanmalar mı?
Heeey!
Ne duruyorsun be at kendini denize;
Geride bekleyenin varmış aldırma;
Görmüyor musun? Her yanda hürriyet;
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol…
Git gidebildiğin yere…