KANDIRA HALK KÜLTÜRÜ SÖZLÜĞÜ [H-I-İ] Doç.Dr. Kenan ACAR

Bir önceki yazımın üzerinden iki hafta geçti. Bu arada Kurban Bayramı vesilesiyle büyüklerimizi ziyaret edip hayır dualarını aldık. Burada söz ettiğimiz eski kelimelerimizi ve geleneklerimizi bilen de yaşayan da onlar idi. Allah ömürlerini uzun etsin. Aramızdan ayrılanları da rahmet dileklerimle anarak Kandıra halk ağzında unutulmaya yüz tutmuş kelimeler arasında gezinmeye devam ediyorum:

 HASBETEN: “Haspeten” şeklinde de söylenir. Büyüklerimiz bu kelimeyi bazen “gerçekten”, bazen de “bilerek, kasıtlı olarak” anlamında kullanırdı. İnanmakta zorlandıkları bir şey duyduklarında “Sahi mi?” diye değil, “Hasbeten mi?” diye sorarlar, kendilerine karşı yapılan bir yanlışı veya hoşlanmadıkları bir hareketi üçüncü bir kişiye anlatırken de “Hasbeten yapiya!” diye yakınırlardı o hareketin sahibinden.

HAKARMAK:  Köylerimizde“başarmak, yenmek” anlamında kullanılan eski bir kelime. “Başarmak” fiilini çağrıştırıyor. Bir işi başarmayı ya da herhangi bir oyunda birini yenmeyi ifade eden bir söz. Her iki anlamıyla da günlük dilimizde bulunan ve aynı köke dayanan “hakkından gelmek” deyimiyle örtüşüyor.

HAPIR HAPIR: Bizim oralara mahsus ilgi çekici bir ikileme. “Acele ile, çabucak” anlamında bugün de kullanılan bir söz. Kısa sürede el çabukluğu ve beceri ile yapılan işleri anlatır.  Daha çok kadınların dilinde bulunan bir ifadedir. Özellikle aniden bir misafirinin geleceğini öğrenen ev hanımları, hapır hapır hazırlık yaparlar ve yine bizim oraların ifadesiyle “Bi hamnada” (bir hamlede. K.A.) yani çabucak bitirirler bu hazırlığı.

HARK : Su yolu” yani “ark”. Bizim köylerimizde bazı kelimelerin başına nedense “h” sesi getiriyor. Ayvaya “hayva” diyorlar söz gelimi. “Hark” sözünde de aynı şey yani kelime başında ünsüz türemesi var. Yanlış hatırlamıyorsam tarla ve bahçelerde “evlek”leri birbirinden ayıran kanala bu ad veriliyor. İki evleğin arasında bulunduğu için ekilen ürünleri selin götürmesini engelliyor. Fazla olan yağmur suyunun akıp gitmesini sağlayan bir su yolu.

HAYMANA: Ankara’nın bir ilçesinin adıyla aynı ama oranın adının bizdeki “haymana” sözüyle ilgisi var mı bilmem. Aşırı yaramaz, yerinde duramayan, haylaz, şimdinin moda tabiriyle “hiper aktif” çocuklar için kullanılan bir sıfat. Zaptetmek zordur böyle çocukları. Bir oraya bir buraya saldırırlar. Kırıp dökmedikleri bir şey kalmaz. Misafirinizin böyle bir çocuğu varsa işiniz zordur. Hele de ana babası ilgilenmiyorsa vay hâlinize…

HONGUR HONGUR / HORK HORK: Enteresan bir ikileme daha… İlki günlük dildeki “hüngür hüngür” sözünün Kandıra versiyonu. Bizdeki bu şekli biraz daha kaba galiba. İç çekerek sesli sesli ağlayan birini gördüklerinde “Hongur hongur ağlıyor” derlerdi. Aynı ikilemenin “hork hork” biçimi de var. Bu şekli biraz daha gürültülü bir  iç çekişle ağlamayı ifade ediyor.

HOŞLAŞMAK: Hoşlanmak” fiilinin köylerimizdeki kullanım biçimi. Aynı fiil genel dilde -n, bizde ise -ş çatı ekiyle (yahut -lan yerine -laş ekiyle) yapılıyor. Bu kullanım biçimi, Azerbaycan Türklerinde de var. Sakarya Üniversitesi’nde çalıştığım dönemde bölüm başkanımız olan rahmetli Prof.Dr. Alâeddin Mehmedoğlu, bize “Toplanın” yerine “Yığışın” derdi. Nur içinde yatsın.

IKILDAMAK, IKIL IKIL: İlki “inlemek” anlamında bir fiil, ikincisi ise inleme sırasında çıkartılan seslerden türetilmiş bir ikileme, bir zarf. Hasta olan kişiler için de zorlanarak iş yapanlar için de kullanılan iki söz. Başka yörelerden hiç kimseden duymadım bunları. TDK Türkçe Sözlük’te sadece “ıkıl ıkıl” ikilemesi var.

IKIRCIKLI: Bu da mütereddit anlamındaki “ikircikli” sözünün bizim köylerimizdeki kullanım biçimi. “Öyle mi yapsam, böyle mi” kararsızlığı yaşayanların yüzüne ve davranışlarına yansıyan tereddüdü anlatır. Isparta, Aydın, Balıkesir, Mersin, Antalya, Muğla, Bolu, Çankırı ve Kastamonu’da da böyle kullanılıyormuş. TDK Derleme Sözlüğü’de “Şüpheli, açık olmayan, karışık, kararsız” anlamları verilmiş.

İİLENMEK:Biriyle dalga geçmek, onunla alay etmek” anlamında kullanılırdı. “Eğlenmek” sözünün bize mahsus telâffuzu. Çocuklarının sevgiden kaynaklanan yılışık yaklaşmalarına veya cıvık şakalarına “Bennen iilenme!” diye karşılık verirdi eskiden büyükler. Sevgi göstermenin saygısızlık kabul edildiği, küçüklerle büyüklerin mesafeli olduğu zamanlarda. İyi miydi kötü müydü bilmem. Şimdi de tam tersine bir durum var. Hiçbir şeyin ortasını bulamıyoruz galiba. Bu söz, inanmak istemedikleri yahut inanmakta zorluk çektikleri bir şey duyduklarında da kullanılırdı büyüklerimiz tarafından.

İKRAN GELMEK:  İstemediği bir şeyi sürekli yaptığı için ondan tiksinir hâle gelme. TDK Türkçe Sözlük’te  “ikrah getirmek” biçim var. “Tiksinmeye, iğrenmeye başlamak” anlamı verilmiş. İstemeden, istemeyerek anlamındaki “kerhen” sözüyle aynı kökten. Bizde özellikle sevilmeyen yemekleri yerken kullanılır. “Her gün kapuska, her gün kapuska; ikran geldi artık!” vb. yakınmalar çok duyulur.

İLEEDEN : “Eskiden, önceden” demektir. “İleriden” sözünün Kandıra köylerindeki söylenişi. İleri sözünün tersine, geriyi, eskiyi anlatan bir kelime. “İleeden büüle işiilee yoğudu” sözünü çok duymuşuzdur büyüklerimizden. “Eskiden böyle şeyler yoktu” demektir tabii. Yadırgadıkları bir şeyi, saygısızlık kabul ettikleri bir hareketi gördüklerinde böyle eleştirirlerdi. Tabii bazen tam tersine takdir de belirtirdi bu ifade. Hayatlarını kolaylaştıran yenilikler için de kullanırlardı bu sözü.

İMİK: Bir insan organı olarak “boğaz”. Genel dildeki “ümük”. Derleme Sözlüğü’nde başka anlamları da var ama bizde oradakilerden sadece “gırtlak” anlamında kullanılıyor. İç Anadolu, Ege ve Batı Karadeniz’deki pek çok şehirde bu anlamıyla kullanılıyormuş. “Boğazına düşkün” yerine “İmiine düşkün” derdi eskiler. Bir de bir sıvıyı bir kaba doldururken “tepesine kadar” yerine “imiine gadaa”…

İRKMEK: “Biriktirmek” demektir. Anadolu’nun başka yörelerinde “ilkmek” biçiminde kullanılıyormuş. Derleme Sözlüğü’nde “biriktirmek, toplamak” şeklinde anlam verilmiş. Bizde herhangi bir şey için değil, para için “para irkmek” şeklinde kullanılırdı eskiden. Türkçenin eski kelimelerinden biri. Bizdeki anlamıyla Kutadgu Bilig ve Dîvanü Lûgati’t-Türk’te bile var. Nedense yazı dilimize geçmemiş ama ağızlarımız bu kelimeyi bugüne taşımış.

İŞMAR ETMEK: “El, göz veya baş ile işaret etmek” şeklinde tanımlanmış TDK Türkçe Sözlük’te. Bizde de bu anlamıyla kullanılıyor. “İşmar” sözü Ermeniceden dilimize girmiş. İstanbul Türkçesi kabullenmediği için yazı dilimize geçmemiş ama halk ağzında ve türkülerimizde var.

İVECEN/ İVECİKLİ:  “Aceleci” demek. Tez canlı, bir şeyi hemen yapmak isteyen kişilere yakıştırılan bir sıfat. Sabırsız, bir şeyi yaparken çevre şartlarını hiç dikkate almayan insanlar için kullanılır. Yazı dilindeki “ivme” ve “ivedi” sözleriyle aynı kökten. Kutadgu Bilig ve Dîvanü Lûgati’t-Türk gibi eski eserlerimizde bile bulunan, “acele etmek” anlamındaki “ivmek” fiilinden geliyor.   Türkiye’nin çoğu yöresinde “evecen”; Eskişehir, Kastamonu, Kayseri ve Sakarya’da bizdeki gibi “ivecen” şeklinde söyleniyormuş.

Başka yazılarda, başka kelimelerde buluşmak dileğiyle…

One thought on “KANDIRA HALK KÜLTÜRÜ SÖZLÜĞÜ [H-I-İ] Doç.Dr. Kenan ACAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir