Umutla- İsmail SARICA

UMUTLA

İsmail SARICA

Bir sabaha ermişiz. Gökyüzü masmavi. Bulutlar yer yer geziniyorsa, doğanın yeni güzelliklerini yakalamak içindir.

Temiz, düzenli, sevgi dolu evlerden çocuklar güle oynaya okullarına gitmektedir. Fabrikada işçi, tarlada köylü, çarşıda esnaf, büroda memur olan analar, babalar, çocuklarının güvenliğinden hiç kuşkulu değiller. Çocukların yüzlerinde yeni bilgiler edinmenin sevinci var. Öğrenci öğretmenine saygılı, öğretmen öğrencisine sevgiyle dolu. Öğretmen inanıyor ve öğretiyor ki bu topraklarda yaşayan cümle insan kardeştir. Görüyor ve biliyor ki, ülkenin tüm okullarında eğitim olanağının eşitliği, gelecekteki yarışmalarda kimseye ayrıcalık tanımayacak. Öğrenciler de inanıyor ve görüyorlar ki, gelecekte onları güzel günler bekliyor. Herkes yetenek ve becerisine göre yolunu kendisi çizecek. Çevre ve toplum onların gelişmelerine yardım edecek.

Gelin de bakın bir, çağdaşlığa varmışız ki sormayın. Karadeniz’in horonunu, Ege’nin zeybeğini, Doğu’nun bar’ını nasıl da kaynaştırmışız böyle. Tiyatrolarla, konser salonlarıyla, operalarla, kültür evleriyle dolu ülkenin her yanı. Çalan çaldığının, dinleyen dinlediğinin, seyirci oyuncunun, oyuncu seyircinin, yazar okuyucunun, okuyucu yazarın, söyleyen söylediğinin, işiten duyduğunun tadına varmış.

Cavit Orhan Hoca “Az Gelişmişliğin Sosyolojisi”ni okutmuyor artık. Gelişen toplumun sosyolojisi gündemdedir, Behçet Hoca o güzel şiirlerini yazıyor hâlâ. Birisi kardeş kurşunuyla vurulmamış, birisi amansız hastalıktan göçmemiş. Ne kardeşin kardeşe düşmanlığı var toplumda ne amansız hastalık kalmış yeryüzünde.

Yüzyıllardır göçen insanlarımız yerini yurdunu bellemiş. Kent kentliğini, köy köylüğünü biliyor. Kentte yaşamanın katlanılır zorlukları köyde yaşamanın katlanılır zorluklarına denk düşmüş. Gidene yol, içene su, geceye ışık, okumak isteyene kitaplık, çocuğa park, yaşlıya huzur, çalışana iş, yurdun yedi ikliminde bir imiş.

Anarşi, terör ne demektir? Kimse bilmiyor. Yüzyıllar öncesinin bir çılgınlığı ki kimse bilmiyor. Öğrenmek isteyen sözlüğe bakıyor. Acı acı gülüyor.

Trafik anarşisi de ne? Yok öyle bir şey, sürücü kuralını, yaya kaldırımını ve geçidini biliyor. Kimse kimsenin hakkına saldırgan değil.

Demir ağlarla taşınır canın ve malın çoğu. Can canından güvenli. Malların fiyatı her yerde bir ve belli. Demir ağlar doğudan batıya kuzeyden güneye sarmış güzel ülkemi. Haberleşme ağı da öyle. Artvin’den Hakkâri’ye, Kars’tan Edirne’ye dakikada bulabilirsin istediğin yeri.

Anadolu uygarlıklarını gün ışığına çıkarmışız. Anadolu Kültürleri’nden Türkiye Kültürü’nü yaratmışız. Geçmişin kötüsü tarihte, iyisi günümüzde yerini almış.

Yeryüzünün dört yanından insanlar gelir akın akın! Baka kalır yarattığımız bireşime. Hitit’ten Urartu’ya, Ege’den Akdeniz’e, Tuşba’dan Truva’ya, Homeros’tan Pir Sultan’a, Selçukludan Osmanlıya, geçmişten geleceğe öylesine bir bireşime ulaşmışız ki bunu ancak Anadolu’nun yüce halkı gerçekleştirebilirdi.

Yer altındaki varlıklarımız üretim aşamalarında Türkiye’nin mutluluğu için işlenir durur. Kuyular! Kuyular! Kuyular! İşte bu petroldür! Bulunanın kat katı, bilinenin bin katı bulunmuştur, bilinmiştir. Bu petrol savurganca tüketilmeyecek. Hakkı vardır saçı bitmediklerin. Ve kalkınma ve daha çok kalkınma, özveride bulunmak demektir. Gelecek kuşaklar adına şimdikilerin.

Toprağımız sulanmış, taştan tozdan arınmış. Bereket yağmış ovalara. Yeni ormanlar oluşmuş. Akarsuların döndürdüğü türbinler fabrikalarımızın enerjisine evimizin barkımızın aydınlığına yetmiş de artmış.

* * *

Bir güne ermişiz ki sormayın. İnsanlar karınca gibi çalışıyor. İnsanlar cana kıymayı amaçlamayan, amaçlarına ulaşmayı onların özgür istencinde bulan her düşünceye kapılarını açmış. İnsanlar birbirine selam veriyor selam! Çok üretiyor, daha çok üretiyor. Kazanılmamış parayı harcamak aklının alacağı iş değil. Para emeğin karşılığıdır. Para sağlam paradır. Enflasyonmuş, devalüasyonmuş bunlar ilgilenilen konular değil.

Öyle bir güne gelmişiz ki, insanlar topluma verebileceklerinin en çoğu varken toplumdan alabileceklerinin en çoğunu almaya kalkışmamış.

Kısacası dostlar her şeyi ile ülkemiz çağdaşlaşmanın doruklarına doğru ilerlemiş, tırmanmış, yükselmiş. Her şeyi ile toplum çağdaşlaşmanın mutluluğunu yaşıyor.

Yürüyelim arkadaşlar, umutla!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir