Türkiye’de Yaban Hayvanları-Yüksek Orman Mühendisi Erkan KAYAÖZ

TAKIM: FALCONIFORMES, Doğanlar 

          FAMİLYA: Falconidae, Doğangiller

 

    

                                                                     

                                                                    

          Doğanlar Türkiye’de 11 tür bulunur, küçük kerkenez (Falco naumanni), kerkenez (F.tinnunculus), aladoğan (F. vespertinus), boz doğan (F. columbarius), delice doğan (F.subbuteo) ada doğanı (F..eleonorae), gri doğan (F.concolor), bıyıklı doğan (F.biarmicus),uludoğan (F.cherrug), küçük gökdoğan (F.pelegrinoides), ve gökdoğan (F.peregrinus). Doğanlar iki gruba ayrılır, ilk 7 tür küçük doğanlar ve ikinci grubuysa son 4 tür büyük doğanlardır. Doğanlar öteki yırtıcılardan farklı sivri kanatlıdır ve bazen türlerde az olsa da bıyıkları vardır. Gagaları da daha küçüktür. Küçük kerkenez ve kerkenezin dişileri birbirine çok benzer. Siyah benekli kahverengidirler. Kerkenezin tırnakları siyahken küçük kerkenezinki tamamen sarıdır. Küçük kerkenezin kuyruğundaki iki ara tüyü daha uzundur. Erkekleri bakılırsa küçük kerkenezin sırtında iki gri leke vardır. Bunlar kerkenezde yoktur. Aladoğanın erkeği ise tamamen gridir, kuyruk sokumu ve ayakları kırmızıdır. Dişilerin kafaları ve göğüsleri kızıl ve sırtları gri lekelidir. Yine ayakları da kırmızıdır. Delice doğan, ada doğanı ve gri doğan da birbirine çok benzerler. Üstten koyu gri ve alttan göğüsleri ada doğanı da siyah kılçıklı kızıl rengindedir, delice doğanındaysa siyah kılçıklı krem ve kuyruk sokumu kızıldır. Gri doğan farklı olarak tamamen gridir. Bozdoğan doğanların en küçüğüdür. Dişinin sırtı koyu kahve, göğsü kahverengi benekli krem rengidir. Erkekler üstten gri, alttan da koyu kahve benekli kızıldır. 

      Büyük doğanlar da birbirine çok benzer. Küçük gökdoğan dışında büyüklükleri hemen hemen aynıdır. Bıyıklı doğanın sırtı gökdoğan ve küçük doğanda olduğu gibi koyu grimsi mavidir, uludoğanın sırtı ise kızıl kahverengidir. Bıyıklı doğanın kafa üstü kızıl kahverengidir. Bu şekilde gökdoğandan kolayca ayırt edilebilir. Uludoğanın dışındakiler genellikle kuşlarıyla beslenir. Uludoğan ise küçük ve orta boy kemirgenleri tercih eder. Ancak arada bir yine de kuş ile beslenebilir. 

      TAKIM: STRIGIFORMES, Gece Yırtıcı Kuşları

          FAMİLYA:Tytonidae, Peçeli baykuşlar

          Strigidae, Baykuşlar

        

      Baykuşların Türkiye’de 10 türü bulunur, peçeli baykuş (Tyto alba), kır baykuşu (Asio flammeus), kulaklı orman baykuşu (Asio otus), puhu (Bubo bubo), balık baykuşu (Ketupa zeylonensis), alaca baykuş (Strix aluca), paçalı baykuş (Aegolius funereus), ishakkuşu (Otus scops), çizgili ishakkuşu (Otus brucei) ve kukumav (Athene noctua). Puhu’nun dışında bütün baykuşlar ağırlıklı küçük kemirgen ve böcekler ile beslenirler. Puhu ise her türlü kuş (buna yırtıcı kuşlar dahil), küçük ve orta boy memelide yer. Peçeli baykuş diğer baykuşlardan kalp şeklindeki yüz maskesiyle ayrılır. Çoğu zaman eski binalarda ürer ve yalnızca geceleri avlanır. Yüz çehresi tamamen beyazdır. Göğüs ve kafanın diğer kısımları beyaza yakın açık sarı ve beneklidir. Üstten açık sarı ve gri lekelidir. Gözleri siyahtır. Kır baykuşu çayırlarda yaşar. Kış aylarında Türkiye ziyaret eder. Alttan krem rengi ile kahverengi beneklidir. Üstten omuzları siyah ve omuzların çevresinde açık sarı lekeleri vardır. Diğer kısımlarda yine krem rengi kahverengi lekelidir. Gözleri sarıdır. Kulaklı orman baykuşu puhu’ya çok benzer. Puhu’dan farklı daha küçük boya sahip (max.40 cm), yüz çevresi kızıl kahverengi ve gözleri sarımsı portakal rengindedir. Puhudaysa gözler kızıl ve çehre kahverengi. Ayrıca puhunun boyu 60 cm’den daha küçük olmaz. İkisinde kulaklar vardır.  Aslında bunlar kulak değil, şimdiye kadar kafalarında neden bu şekilde tüyler varolduğu bilinmiyor. İki türünde rengi sarı ve kahverengi çizgili lekelidir. Balıkçı puhu daha küçüktür ve kulakları yatay bir şekilde gözler itibaren kafalarında yer alır ve çok uzun oluyorlar. Genellikle balık ile beslenir. Alaca baykuş kır baykuşuna çok benzer, ancak gözleri siyahtır ve kafa üstünden gagalara doğru iki beyaz çizgileri vardır. İki formu vardır, gri/krem ve kızıl/krem lekeli renginde olabilirler. Göğüsleri aşağı doğru çizgilidir. Paçalı baykuş ormanlarda yaşayan küçük bir baykuştur. Yüzleri beyaz ve çevresinde siyah bir bant vardır. Gözleri sarıdır ve kuş tamamen beyaz-kahverengi lekelidir. Kafa üstünde kulaklar yerinde iki siyah leke vardır. İshakkuşu yine iki formda olabilir. Kızıl/kahverengi ve gri formu. Renkleri dolayısıyla ağaç kabuğuna çok benzer. İnce siyah çizgileri ve küçük beyaz lekeleri vardır. Gözleri sarıdır. Küçük kulakları arasında siyah çizgi oluşturan siyah lekeleri vardır. Çizgili ishakkuşu buna çok benzer ancak omuzlarında ishakkuşunda olduğu gibi beyaz lekeleri yoktur ve siyah çizgileri daha incelerdir. Kukumav ismini kedi gibi bağırışından almıştır. En küçük baykuş olan bu tür yine iki ayrı formda olabilir. Beyaz lekeli kahverengi ve beyaz lekeli gri renginde olabilir. Gözleri sarıdır ve sırtlarında kafa ve sırtın birleştiği yerde “v” şeklinde beyaz bir çizgi vardır. Ağırlıklı böcek ile beslenir, arada fare ya da küçük kuşlar da yiyebilir. 

                                          DİĞER KUŞ TÜRLERİ

      TAKIM: PASSERIFORMES, Ötücü kuşlar

      Ses çıkarma organları oldukça gelişmiştir. Gagaları çok değişiktir. Ayaklarında üçü öne ve biri de arkaya yönelik dört parmak bulunur. Parmakları arası çoğunlukla zarsızdır. Ve hiçbir parmak aksi yöne doğru çevrilemez. 

      Bugüne kadar bilinen kuş türlerinin yarısını (5500) tür kapsayan en zengin kuş takımıdır. Bu grubun sistematiğinin düzenlenmesi büyük güçlükler ve birçok uzmanların yoğun çalışmalarıyla gerçekleşmiştir. İlk taksonomistler sistemlerini daha çok Avrupa cinsleri üzerine bina etmişlerdir. Çeşitli Amerika ve Avustralya formlarının bulunuşu yeni familyaların tanınmasına ve böylece sistematiğinin oluşmasına yardım etmiştir. 

      Yumurtadan yeni çıkan yavrular görmezler ve tüyleri azdır. Yuvalarını terk etmezler. Ekseriya bir sezon için veya ömürleri boyunca yumurtalarının yakınında yaşarlar. Türlerin çoğu ötücüdür. Ekseriya yalnız erkekler öter. İyi uçarlar. Bu gruba dahil kırlangıçlar uçma uzmanıdırlar. Çoğu ağaçlarda yaşar. Ayak parmaklarından 3’ü öne, 1’i arkaya yöneliktir. Kanat örtü tüyleri kısadır. 

         FAMİLYA: Corvidae, Kargagiller 

                             

      Büyük ve örtücü kuşlardır. Gagaları kuvvetli ve kalın, gaga uçları biraz eğri ve hafif dışbükeydir. Burun delikleri gaganın ilk üçte biri üzerindedir. Burun deliklerini örten kıl tüyleri vardır. Kanatları uzun ve sivridir. Ayakları büyük ve kuvvetlidir. Kuyrukları uzundur.

      Kargagiller toplu yaşarlar. Bazıları kuşları ve küçük hayvanları tanelere üstün tutarlar. Sindiremedikleri tohumları etrafa yayarlar. Sürü halinde kondukları ağaçların filizlerini kırarlar. 31 cinsi, 104 türü vardır. Bunların içinde en tanınmışları, alakarga (Garrulus glandalius ), ekin kargası (Corvus frungileus ), leş kargası ( Corvus corane ), küçük karga  ( Corvus monedula ), kuzgun (Corvus corax )’ dır. 

      Pica Pica L ., Saksağan 

                         Saksağan

      Ergin erkek ve dişide karın omuz ve tüyleri beyaz, kuyruk sokumu gri veya beyazdır. El uçma tüylerinin iç kısımları beyaz renktedir. Vücudun diğer taraflarındaki tüylerin hemen hepsi siyah olup madensel parlaklıktadır. Koyu madensel yeşil renkteki uzun ve kat kat kuyruğun ucu parlak mavidir. Gaga ve ayaklar siyahtır. Gençlik tüyleri , tüm siyah tüyler parlak değildir. Kuyruk oldukça kısadır. Yurdumuzda Van gölü çe vresinde, Fırat ve Karasu vadilerinde ve lokal olarak diğer tüm yörelerde yaygındır. 

         FAMİLYA: Sturnidae, Sığırcıklar

         Sturnus vulgaris, Sığırcık

                                                                         

         Boyları 21,5 cm’dir. Türkiye’nin yaygın kuşlarındandır. Genelde toplu yaşamı severler. Erişkini siyahımsıdır, üreme döneminde mor ve yeşil yanar dönerli gövdesinde pul şeklinde açık benekler belirir. Erkeklerin gagası kışın sarı yazın siyah-kahverengidir. Gaga kökleri mavimsi, dişilerinde ise pembemsidir. Genci düz, beneksiz, donuk gri-kahverengidir, boğazı beyazdır. Ötüşü ıslıklı, tekrarlı ve taklitlidir. Seyrek ormanlar, seyrek ağaçlıklı açık ve tarım arazileri, parlar, bahçeler ve yerleşim yerleri civarında yaşarlar.  

         FAMİLYA: Oriolidae, Sarıasmagiller

         Oriolus oriolus, Sarıasma

                                                        

           Boyaları 24 cm’dir. Erkekleri altın sarısı ve kanatları siyah bantlıdır. Dişisinin ve gencinin gövdesi sarı-yeşil ve koyu çizgilidir. Gagası koyu pembedir. İnsan ıslığına benzeyen özgün bir sesi vardır. Özellikle sık ağaçlıklı yerlerde yuvalanır. Yaprak döken ormanlar, seyrek ağaçlıklı araziler, korular, parklar ve kavaklıklarda bulunur. 

           FAMİLYA: Turdidae, Ardıçkuşugiller

           Turdus merula, Karatavuk

                                                               

           Boyları 24-25 cm’dir. Türkiye’nin sahil kesiminde yaygındır. Erkeğin gövdesi simsiyah, gaga parlak sarı-turuncudur. Dişisi ve genci koyu kahverengidir. Ötüşü tatlı, melodik ve ıslıksıdır. Konduğunda kuyruğunu diker hoplayarak ilerler. Ormanlar, çalılıklar, meyve bahçeleri, parklar ve bahçelerde bulunur. Çeşitli omurgasızlar ve yemişlerle beslenir. 

          FAMİLYA: Fringilidae, İspinozgiller 

          Fringilla coelebs, İspinoz

                                                     

          Boyları 15 cm, kanat açıklığı 8,5 cm, ağırlıkları 13,5-20 gr’dır. Yazın ormanlardaki, kışın açık razideki en yaygın ve en bol ispinoz türüdür. Beyaz kanat lekesiyle diğer ötücülerden ayrılır. Erkeğin tepesi ve ensesi gri-mavi, sırtı kestane kızılı, göğsü kili pembe ve kuyruk sokumu yeşildir. Dişisi ve gencinin kanat lekesi daha küçüktür. Ötüşü gür, hızlı ve melodiktir, bölgesel varyasyon gösterir. Çeşitli ormanlar, korular ve fundalıklarda ürer, kışın diğer ispinoz türleri ile karışık sürüler oluşturur ve açık arazide bulunur.

      Carduelis carduelis (L .) , Sakakuşu , Saka 

                      

      Boyları 12 cm. kanat erkekte ortalama 8 cm., dişide çok az küçüktür. Ağırlıkları 13-19 gr’dır. Erginlerde alın ve gözün altından gerdana kadar inen kırmızı bir maske vardır. Bu maskeyi gözün arkasından gerdana kadar inen geniş bir beyaz bant çevreler. Siyah bir bant ise tepeden enseye veya boynun yanlarına kadar uzanır. Sırtı kahverengi, kuyruk üstü tüyleri beyazdır. Kanatta enine geniş bir sarı bant vardır. Karın ve göğüs beyaz, gövdenin yanları ile kursak ve göğsün altındaki geniş bantlar açık kahverengidir. Gaga ve ayakları sarı kahverengidir. 

          Carduelis chloris, Florya

                                   Florya

          Boyu 14,5 cm, kanat açıklığı 9cm, ağırlıkları 14,5-22 gr’dır. İri ve yeşil bir ispinozdur. Gagası açık pembe, el teleklerinin kenerlerı, kuyruk sokumu ve kuyruk dış teleklerinin kökü sarıdır. Dişisinde yeşilin yerini grimsi kahverengi alır. Genci çizgilidir, sarı kanat paneliyle ayırt edilir. Ötüşü birkaç cümlenin karışık tekrarından oluşur. Üreme döneminde değişik sesler çıkarırlar. Seyrek ormanlar, zeytin ve meyve bahçeleri, yüksek ağaçların bulunduğu park ve bahçelerde bulunur, kışın diğer ispinozlarla karışık sürüler oluşturur 

      Serinus serinus (L .) , Küçük İskete 

                              Küçük iskete

      Boyu 11,5, kanatları 7 cm veya az büyük, ağırlığı 13-14 gr’dır. Ergin erkeklerde alın, kaş çizgisi, boynun yanları, gerdan, göğüs ve kuyruk sokumu sarı, tepe, ense, yanaklar, sırt ve kanat örtü tüyleri sarı yeşil, üzeri boyuna koyu renk çizgilidir. Karın beyaz, gövdenin yanları boyuna koyu renk beneklidir. Kanat uçma tüyleri koyu gri, kenarları zeytuni yeşildir. Dişilerde kirli sarı yeşil renk hakimdir. Gaga ve ayaklar boynuz rengidir. 

      Yurdumuzda Marmara, Batı ve Orta Karadeniz, Orta Anadolu’nun kuzeyi ile Batı ve Orta Torosların 900-1200 m yüksekliklerinde kuluçkaya yatar. Diğer tüm bölgelerde gezici kuş olarak bulunur. 

      Yurdumuz dışında Orta ve Doğu Avrupa’da yaz göçmeni, Güney Avrupa ve Kuzeybatı Afrika’da yerli kuş olarak bulunur. Göçmen olanlar kışı Kuzeydoğu Afrika ve Doğu Akdeniz’de geçirirler. 

      Bağ ve bahçelerde, parklarda, ağaç ve ağaççıklarla kaplı alanlarda yaşarlar. Ot tohumları, köprü tomurcuklar ve yeşil bitkilerle beslenirler.

         FAMİLYA: Paridae, Baştankaralar

         Parus major, Büyük baştankara

                   Büyük baştankara

         Boyu 14 cm olup, siyah-beyaz başı ve parlak sarı karnıyla hemen tanınır. Gerdandan kuyruk altına kadar siyah bir şerit uzanır. Bu şerit erkeğin karın bölgesinde daha geniştir. .Gencinin başlığı ve karın çizgisi kahverengi, yanakları sarıdır. Her türlü ağaçlık alanlarda; ormanlar, parklar, çalılıklar, fundalıklar, meyve ve zeytin bahçelerinde yaşarlar. Özellikle ağaçların zararlı böceklerini yediklerinden çok faydalıdırlar. 

      FAMİLYA: Pycnonotidae, Gri Bülbülgiller, Arap Bülbülleri 

         Pynonotus xanthopygos, Arap bülbülü

                         Arap bülbülü

      Boyları 19 cm. kadardır. Erginlerin baş ve gerdanları siyah, sırtı koyu gri kahverengi, göğüs açık gri, karın kirli beyaz, kuyruk altı ise sarıdır. Gaga ve bacakları siyahtır. Kanat ve kuyruk tüyleri koyu kahverengi, ortaları siyahtır. Gözleri koyu kahverengidir. Geveze bir kuştur, taklitler içeren geniş bir repertuarı vardır. Ötüşü ıslıksıdır. Yurdumuzda Akdeniz sahillerinde, Antalya’dan İskenderun’a kadar sahile yakın yörelerde yerli kuş olarak yaşar. Düzlüklerde ve vadilerde ormanlarda, makilik alanlarda, bağ ve bahçelerde yaşar. Dağlarda bulunmaz. Böcek, meyve ve tanelerle beslenir. 

         FAMİLYA: Prunelidae, Dağ bülbülleri

         Prunelia modularis, Dağ bülbülü

                        Dağ bülbülü

         Boyları 14,5 cm kadardır ve en yaygın dağ bülbülüdür. Başı ve göğsü gri, böğrü kalın kızıl çizgili, sırtı serçe gibi kahverengi üzerine siyah çizgilidir. Ötüşü şakımalı ve biraz hüzünlüdür. Çok saklanan bir kuştur, çoğu zaman fark edilmez. Ilıman kuşaktaki her türlü çalılık arazide; çalılıklar, fundalıklar, çitler, parklar, bahçeler ve ormanlarda yaşar.

      C) BÖCEKLER VE DİĞERLERİ 

      Kemirgenler 

                                                                    Kemirgenler

      Tarlalar arasında bırakılan otlu ve çalılık kısımların çok sık olmasına izin verilmez. Çünkü bu gibi alanlar kuşlar için çok az önemli olduğu kadar, çeşitli kemirgenlerin barınıp üremesi için de bir ortam hazırlanır. Bu kemirgenler hem kuşların gıdasına ortak olur, hem de onların yumurta ve yavrularını yerler. Aynı zamanda kemirgenler, kuşların düşmanı olan çeşitli yırtıcı kuş ve yılan gibi düşmanları bu alana çekerler. Böyle durumlarda kemirgenlere karşı çeşitli şekillerde savaş etmek gerekir. 

         Böcekler

                                                   Böcekler

      Çalı sıraları ve diğer korunaklar birçok zararlı böcekler için yuva sağlarlar. Fakat bu korunaklar bizim için yararlı olan kuşların, yani böcek düşmanlarının barınması için iyi bir liman oluştururlar. Böyle alanlar kuşlar için çok çekicidir. Tarlalar arası çalıları arttırmak suretiyle kıymetli kuşlar çoğaltılabilir. Bu çalılar korunağın dış kısmına sıralanırlarsa kuşları ekinlerden uzak tutmak mümkün olur. Sülün, Bıldırcın ve diğer kuşlar, çekirge, mısır böcekleri ve birçok diğer zararlı böcekleri yerler. Böylece kuşlar çekici çevre koşulları oluşturularak tahıl alanlarına cezbedilirler ve biyolojik mücadelenin en güzel örneklerini veririler.. İnsan etkisi olmadığı zaman kuşlar faaliyetlerine mevsim boyunca devam ederler. Kuşların faaliyeti insanların ulaşamadığı tahıllar arasında cereyan eder.

      Kuşların lokal böcek afetlerini bastırdığına dair bir çok örnekler vardır. Bunların böcekler üzerindeki etkilerinin çok belirgin olarak görülmediği yerlerde de sürekli yardımları söz konusudur. Çevreyi kuşları çekecek ve koruyacak düzeyde tutmak böcek ve diğer zararlılar bakımından iyi bir tarım uygulamasıdır. Böcek kelimesi, sadece zarar demek değildir. Birçok böcekler insanlar için yararlıdırlar. Örneğin, birçok meyvelerin ve tahılların tozlaşması böcek faaliyeti ile olur. Tarla bitkilerinin, örneğin yonca, tırfıl v.b Genellikle arı tarafından döllendiği bilinir. Bu arıların popülasyonlarındaki azalmanın, yoncaların tohum üretimini azalttığı belirtilmiştir. Yapılan incelemede bu azalmaya korunakları olan çitlerin kaldırılması, sürekli çayırların sürülmesi, ormanlık alanların kesilmesinin neden olduğu anlaşılmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir