Pandemi Sonrası Yeni Normalleşme süreci-Dr Pınar AYDOĞDU ARSLAN

Pandemi Sonrası Yeni Normalleşme Sürecinde Neler Yapmalyız?

2019 ‘un son dönemlerinde Çin’den tüm dünyaya kıtalara yayılan Covid -19 virüsü sebebiyle 2 miyardan fazla insan evlerinden çıkamaz hale gelmiş vaka sayısı da 5 milyonu, ölüm sayısı ise 300 bini aşmış durumda. Dolayısıyla gerek kişisel gerekse global anlamda uzun solukta olumsuz etkilerini mutlaka hissettirecektir. Bu tam anlamıyla bir travmadır. Etkileri, gündelik hayatımızdan kişisel sağlığa, toplum sağlığına, ekonomiye yaşamın hemen her alanında kendini göstermektedir. Ekonomik ve diğer problemleri bir kenara bırakırsak , iyilik halinin genel anlamda bozulacak olması ve birçok insanın ruhsal iyileştirime ihtiyaç duyması sebebiyle dikkatler travma psikolojisine yoğunlaşmıştır.
İnsanın bütünlüğünü bozan pek çok durum travmayı anlatmaktadır. Kronik hastalıklar, ekonomik kayıplar, iş kayıpları, sevdiklerinin kaybı, boşanmalar, kazalar, organ kayıpları, beceri kayıpları gibi pek çok olumsuz durumlar insanlar tarafından travmatik olarak algılanabilmektedir. Öfke, huzursuzluk, yalnızlık, çaresizlik, güven kaybı gibi duygular, duygusal tepkiler arasında en yaygın olanlarıdır. Bunlar travma esnasında ya da sonrasında da çıkabilir.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB ) tramvaya verilen uzamış tepkiler bütünü olup, yıllar
sonrasında bile tetikleyici faktörlerle ortaya çıkıp tekrarlayabilir. Aynı şekilde duygu düşünce ve davranışlarda bozulmalara sebebiyet verebilir. Geçmişte yaşanılan ruhsal sıkıntılar gerektiği yerde rehabilite edilmezse ya da tedavi edilmezse insanların ruhlarında ve zihinlerinde toksik duygu ve düşünceler bırakır. Bilinçaltına itilen bu toksik olgular kişinin huzurunun kaçmasına depresyona ve derin korkulara panik durumlarına yol açabilir. Kişi bunun sebebini dahi anlayamayabilir .
Bu durumda Psikolojik Sağlamlılıktan bahsetmeliyiz. Dayanıklılık, iyimserlik, tutarlılıkla doğrudan ilişkili olup zorlayıcı durumlara karşı uyum becerisi ve kapasitesi olarak tanımlanmaktadır. Birçok özelliği içinde barındırır.


Bunlar;
-Olaylara zamanında tepki vermek
-Yalnızlığı tolere edebilmek,
-Zihinsel esneklik
-Gerçekçi değerlendirmelerde bulunmak
-Güvenli bağlanmayı sağlamak

  • Duygusal ve sosyal ilişkiler geliştirebilmek
    -Öncelikleri belirleyebilmek
    -Kişileri ve olayları olduğu gibi kabullenmek.

Bu dönemde ister kendimiz ister başkaları için bizlere birçok görev düşüyor. Yaşanılan travmaların en azından bir kısmını hafifletmek, gerekirse uzman hekimlerden ve psikologlardan destek almak etkili bir çözüm yoludur.
Kişinin yüklerini hafifletmek tolere edilebilir seviyeye çekebilmek ve kişinin bunu fark edip hissetmesi önem arz etmektedir. Böyle zamanlarda en önemli olgu ümit etmektir. Ümit etmek psikolojik sağlamlığı kuvvetlendirdiği ve olumsuzlukları gölgelediği aşikardır. Yeni normale alışacağımız bu zamanlarda dikkat edilmesi gerekenleri şöyle sıralayabiliriz;

-Ulaşılabilir hedefler belirlemek
-Olumlu beklentileri artırmak
-Öz bakıma dikkat etmek
-Hoşlanılan ve rahatlatıcı aktiviteleri artırmak
-Müzikterapiden faydalanmak
-Başedilmez gibi görünen sorunlardan kaçmamak
-Sosyal guruplar içersinde rol almak
-Aile üyeleri ve yakın çevreyle iyi ilişkiler kurmak.

  • Sevdiklerimizle sohbet etmek, spor yapmak, yürüyüşe açık havaya çıkmak .

Yeni normale alışma çabası içersinde en büyük hatalardan biri de hastalık riskinin bittğini düşünülerek tedbirsiz yaşamaktır. Ülkemiz ve devlet büyüklerimiz tüm sağlık çalışanları bu savaşta büyük emekler vermiş ve gerekenleri layıkıyla yapmıştır ve hala da yapmaktadır. Bizler de yine bu süreçte kişisel hijyen kurallarına dikkat etmeye devam etmeliyiz. Karantina sürecinden normal sürece adım adım geçmeliyiz ve en önemlisi de çevremizdekileri de tedbdirlere ve hijyen kurallarına dikkat etme noktasında nazikçe hassasiyetle istemeliyiz. Bedenlerimizi sağlıklı gıdalarla beslemek gibi maneviyatımızı da pozitif ve olumlu duygularla beslemeli insani değerlerimizi unutmadan sevgi dolu bir yaşam döngüsü içersinde hayatımızı devam ettirme becerisini kendimize kazandırmalıyız.

Dr. Pınar AYDOĞDU ARSLAN

Dr.Pınar AYDOĞDU ARSLAN
1978 Kandıra ‘ da doğdu. İlkokul ve ortaokulu Kandıra ‘da tamamladı. 1996 yılında Kocaeli Sağlık Meslek Lisesi
Ebelik Bölümünü dereceyle bitirdi. Kocaeli Üniversitesi Çevre Koruma Önlisans ve Anadolu Üniversitesi Adalet Bölümü önlisans bölümlerini bitirdi. Aynı Üniversiten Kamu Yönetimi Bölümünü, İstanbul Üniveristesinden Sağlık Yönetimi Lisans bölümlerinde mezun oldu. Sakarya Üniversitesi’nde İşletme Yönetimi üzerine Yüksek Lisansını basarıyla tamamladı. Ardından Marmara Üniversitesi İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim dalı Türk Din Musikisi Bilim Dalı’nda “ Türk Din Musikisinin Sağlıklı İnsanların Hormonal Yapıları Üzerindeki Etkileri ” konulu tez çalışmasıyla Doktorasını tamamladı. Halen Nişantaşı Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Psikoloji Lisans Bölümü son sınıf öğrencisidir. Duygu Odaklı Terapi ve Çocuk Resim Analizi basta olmak üzere birçok alanda sertifikaya sahiptir. Ayrıca Adli Uzlaştırmacı olarak Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı ‘nda görev yapmaktadır. Yayınlanmış makaleleri bulunmaktadır. Psikoloji ve Müzik terapi üzerine akademik çalışmaları devam etmektedir. Ud enstrumanını icra etmekte olup çeşitli Musiki derneklerinde görev almıştır. Evli ve bir çocuk annesidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir