MUTLULUĞUN RESMİ-İsmail SARICA

İsmail SARICA

Yapılan bir anketin sonuçlarına göre, toplumumuzun yarıya yakını kendini mutlu hissediyormuş. Burada bir yanlış varsa eğer, o da mutlu insanların azlığıdır.

Bu konudaki haber ve yazılarda araştırma ile ilgili açık-gizli yergiler yer aldı. Olamazmış, ülkemizde bu kadar mutlu insan olamazmış. Denmek isteniyor ki, “Biz istatistiki yalanları da biliriz.”

Niye yalan olsun? Bize, halimize şükretmek öğretilmedi mi? Ne varlığa övünür, ne yokluğa yeriniriz. Kan kusar, kızılcık şerbeti içtik deriz. Acıyı bal eyleriz. Kiminden kötüysek, kiminden iyiyiz deriz. Kol kırılır, yen içine kalır. Ser verir sır vermeyiz, mutsuzluğumuzu belli etmeyiz.

Fakirlik ayıptır. Fakir, fakirliğini söylemeye utanır. Her ne kadar şu televizyonlar insanları kışkırtıyor ise de, yoksulların yakınması varsılların yakınmasına göre sönük kalır diyorum.

* * *

Bu ülkenin mutsuzları işsizlerdir. En mutsuzları da okumuş işsizlerdir. Çünkü okumuşlar, okumuşluk ölçüsünde biraz daha bir şeyler bilen, biraz daha mutsuzdur. Bir değerlendirmeye göre; en mutlu insan, dağda bayırda hayvan güden çobandır. Hele bir de pilli radyosundan türküsünü dinliyorsa, taze bazlama, peynir, bir de taze soğan varsa çıkınında, ondan mutlusu yoktur.

Allah rahmet eylesin. Vehbi Koç’a pek üzülürdü halkımız. Onca mal mülk, onca varlık neye yarar, şeker hastası olup yiyemedikten sonra?

Vehbi Koç’un şeker hastası olup olmadığını bilmiyorum ama şeker hastalarının dünya nimetlerinden yararlanmada pek de geri kaldıklarını sanmıyorum. Bildiğimiz kadarıyla da rahmetli iyi yaşamıştı.

Belki de halkımız, padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın dizesiyle: “Olmaya Devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” demek istiyordu. Demek ki; asıl mutluluk sağlıktır.

Sağlık içinde yaşamak en büyük mutluluktur. Canın sağ mı? Gerisi kolaydır.

Canın sağ mı? İşin var mı? Yuvanı kurdun mu? Çocuğunu gönlünce yetiştiriyor musun? Senden iyisi yoktur.

Takılmaz demiyorum, aklın takılabilir ülkenin hallerine. Tuttuğun takımın hallerine de canın sıkılabilir, insanlığın halleri de canını sıkar.

Pahalılık, kişi başına gelir adaletsizlikleri, deprem felaketzedeleri, yap-satçı rezaletleri, elektrik-su faturaları, hele doğalgaz pahalılığı… Daha pek çok olumsuzluklar canını sıkabilir, üzülebilirsin. Yine de sağlık olsun!

* * *

Mutluluk “Mut”tan gelir. Mut; talihtir, şanstır, uğurdur. Mut ilçesinde Göksu Vadisi boyunca Akdeniz’e inersen, mutluluğu orada göreceksin. Mısır Tanrıçası Mut’la mutluluğun bir ilgisi var mı bilemem. Ama Tanrıça da mutlu olmayacaksa kim mutlu olacak! …

Mutluluk görecelidir. Bırakın kendini mutlu hisseden hissetsin! Kişi kendini nasıl biliyorsa öyledir. Kişi kendini bilmek gibi irfan olamaz, denilmemiş mi?

Eskiden bu ülkede işçiye kız verilmezdi. İşçilik mutsuzluktu. O güne göre işçilik hor görülüyordu. Gün geldi işçinin önemi ortaya çıktı. Fabrika işçileri en iyi damat adayı oldu, işçilik mutluluk oldu.

Bu demek değildir ki, işçiler mutlu da esnaf değil.

Profesör Cahit Tanyol anlatmıştı: Adana’dan Nizip’e giderken otobüs mola vermiş. Ayakkabı boyatıyor. Biraz ötede Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar konuşuyor. “İşçiler, köylüler, ırgatlar!” coşkusuyla, mutluluğa kavuşturmak istediği toplum kesimlerinden oy istiyor. Cahit Hoca boyacıya: “Bu parti sizin partiniz, duyuyorsun Aybar’ı, ne güzel anlatıyor adam, oyunu İşçi Partisi’ne verirsin herhalde?” demiş. Boyacı, birazda canı sıkkın “Yok a’bey” demiş. ”Vermem, ben işçi değilim a’bey esnafım!”

* * *

Eskiden mutlu azınlığa devrimci dokundurmalar yapılırdı. Onların tuzu kuruydu. Demokrasi varmış-yokmuş, onların umurunda değildi, onların işi her zaman tıkırında idi. Onlar varsıldı, paraları çoktu. Ömer Hayyam ne demişti:

Bu dünyada akla değer veren yok madem,

Aklı az olanın parası çok madem,

Getir şu şarabı, alsın aklımızı.

Belki böyle beğenir bizi âlem.

Bütün dinler ahiret esasına dayanır. Öbür Dünya’sız inanç, din olamaz. Ve bütün dinler, bu dünyada ne ekersen, öbür dünyada onu biçersin der. Yakalayabilmişsen, gerçek mutluluk da bu dünyada değil, öbür dünyadadır.

Bilmek mutsuzluktur. Bildikçe mutsuz olursunuz. Hele bir de mutsuzluk sizin için huy olmuşsa, Cahit Tanyol Hocamızın dediği gibi:

“Ben mutsuzluğa alışmışım bir kez

Kederler uydururum yoksa eğer

Başımı alır giderim

Geceyi örer gölgelerim” dersiniz.

Hem mutsuz, hem de size mutsuzluk veren olaylardan dolayı öfkeliyseniz, Türkçesi’ni Can Yücel’in söylediği, Wİlliam Shakespeare’in 66. Sonesi size iyi gelebilir.

Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,

Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.

Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,

Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,

Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,

O kız oğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,

Ezilmiş hor görülmüş el emeği, göz nuru,

Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,

Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,

Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,

Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,

Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen’e

Vazgeçtim bu dünyadan, dünyadan vazgeçtim ama

Seni yalnız koymak var, o koyuyor adama.

* * *

Yok yok! Böylesine karamsar olup çevrenize mutsuzluk vermeyin. “Yaşamak güzel şey be kardeşim” demedi mi Nazım? Çektiği bütün çilelere rağmen “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin” demedi mi? Hasta ve yangın yeri yüreğiyle; memleketine doğru süzülen vapuru gördüğünde bile mutluydu:

Bir vapur geçer Varna önünden

Uy Karadeniz’in gümüş telleri

Bir vapur geçer Boğaz’a doğru

Nazım usulcacık okşar vapuru

Yanar elleri

Madımak Oteli’nde canına kıyılanlardan biriydi Metin Altıok. Ülkemizin aydınlık insanlarından biriydi. Öğretmendi, ozandı. İnsanlara mutluluk verecek ne çok şiirler yazacaktı daha. Baksanıza bir sap gelincik nasıl mutlu etmiş Metin Altıok’u:

Bir sap gelincik iki taş arasında

Bulmuşta boyunu uzatan hızı

Sallanır durur çiçeğiyle rüzgârda

Bütün gelinciklerden daha kırmızı.

3 thoughts on “MUTLULUĞUN RESMİ-İsmail SARICA

  1. İsmailciğim Süheylacığım bu güzel Kandıra Sayfası pek hoşuma gitti, bu arada ikinizin de fotoğrafları ve Kandıra bilgileri harika👍👍👍👏👏👏👏❤️❤️🥰🥰

  2. Sevgili Süheyla sevgili İsmail Kandıra sayfasını çok beğendim Ah birde sizler Kandıra’da iken oraya gelebilsem Kandıra Kefken ve Kerpeyi yeniden görebilsem Bunu çok istiyorum Sevgiler Selsmlat

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir