Başta Kandıra olmak üzere Kocaeli’ye yerleşmiş olan Türkmen’lerde geçmişte hayat gerçekten çok zordu. Hele kadınlar…
Özellikle köylerde kadınlar ağır hayat şartları içinde yaşarlardı. Sabah erkenden kalkarak sofrayı hazırlayan kadın
Çocukları işe veya okula hazırlayan kadın,
Ev işleri zaten onun ,
Birde dışarıdaki işlere ortaktır,
Ahırda ki hayvan koyun, keçi ve kümes işlerinde de o vardır.
Hele yazın, köyde yemek,ahır ve süt sağma işlevinden sonra tarlaya da evin diğer bireyleri ile beraber gider, akşam olduğunda aile fertleri eve girip istirahat ederken kadın inekleri koyunları sağmakla meşguldür. Daha sonra sofrayı hazırlamak ve hele de küçük çocuk varsa zaten ananın işidir o.
Kış günleri hayat dediğimiz evin en geniş yerinde düzenler kurulur, orada iç ve dış çamaşırlar dokunur. Keten bezi imalatı yapılır. Kırmızı kenarlı gök kenarlı keten bezleri dokunarak, giyim-kuşam hazırlıkları yapılır.
Özellikle sonbahar ve kış günlerinde hısım-akraba misafirliği meşhurdur. Televizyon yok, radyo yok. Onun için bu buluşmalar misafirler için çok büyük önem taşır. Hele bir de misafirliğe gidilen evde tavuk, kaz veya hindi kesilirse ,bazlama, gözleme ve cizleme ile beraber hoş sohbet ortamında sofranın hakkı verilirse artık o misafirlik, o yemek bir sene anlatıla anlatıla bitirilmez. Misafirleri harmanlara kadar uğurlama adeti de tam bir şölen şeklinde olur. Sarılmalar, kucaklaşmalar ve hatta duygusal ortamların yaşanmasına çokça şahit oluruz.
Tabii çaktırmadan ,çember veya örtmenin ucuyla gözyaşları silinir. ‘Gene gelin emme, bak geldiniz ne eyi ettiniz, insanla birbirine gelmi gelmi unutuluyo hısım, akraba da çocukla da unutuluyo gene bekleriz haaa ” missafirler gözden kayboluncaya kadar harmanın başında, uğurlama yerinde durulur. ve misafir savma işide böylece bitmiş olur.
Köyde kadınlarımızın harman sonu da işleri yoğundur. Bulgur kaynatılacak, dereye veya pınara çamaşıra gidilecek.
Bu iki etkinlik, çamaşıra çıkma ve bulgur kaynatma sonrasında dibek döğme işleri komşularla beraber yapılır. Tam bir tören havasıdır. Hele dibek döğme işleri küçük bir festival gibidir. Genç kız ve erkeklerinde, düğün-dernek, pınar başlarından sonra ,birbirini görebildikleri bir yerdir. dibek döğme anı.
Büyük bir taş, ortası oval bir boşluk içine buğdaylar konur, dört kişi bu dibek taşında ki buğdayları bir ritim halinda döverek, bulgur malzemesi oluşturulur. Daha sonra da bu buğdaylar evlerde ki (diğmendaşı) küçük değirmen taşları ile buğdaylardan bulgur çekilir, ufalanır ve bulgur yapılır.
Yine kadınların üzerinde daha çok yük oluşturan işlerden biride pekmez yapımıdır. Hemen hemen herkes harman sonu kışlık yiyeceği pekmezini hazırlar. Önceleri şeker kamışı, armut, elmadan yapılırken son yıllarda pancardan yapılan pekmez ön plana çıktı. Gerçi şimdi onu da bulamıyoruz.
Bu yazımızda genellikle kadınlarla ilgili geçmişe ait hayatı yaşayışlardan bahsettik. Genç kızlarımızda harman sonunu dört gözle beklerler. Düğünler , kınalar, duvaklar. O günkü şartlarda çok önemliydi. Belki de yılda bir insanların görme fırsatı yakaladığı etkinliklerdir. Kızlar yaz-kış analarının dizlerinin dibinde ve onlara yardım ederlerdi. Hele kışın evin bir köşesinde meşe ve gürgen kütüğü kendine has yanma sesini ocaktan duymak ve izlemek çok hoş bir olaydı. Genç kızlar biraz yanan odunların ışığında veya kandil, mum ışığında, son zamanlar da 7 numara, 14 ve 16 numara lambalarda çıkmıştı ya, oya örerler çember ve örtme kenarlarını süslemekle meşguldürler. Hele bir de herhangi bir komşu evine misafir gelmeye görsün. Hem yaşlılar, hem gençler o eve giderler. Yaşlı erkekler sohbet edip kahvelerini içerken kadınlarda misafir için yemek hazırlarlar. Genç kızlarsa bunu bir fırsata dönüştürür def eşliğinde sözlü türkülerle oyunlarını oynarlardı.
Yokluklar ve zorluklar vardı. Ama herkes hemen hemen aynı şartlarda idi. Samimiyet vardı, doğallıkvardı, yardımlaşma ve dayanışma vardı. O günlerinde kendine has güzelliklerinden bazıları bunlardı.