Prof. HURŞİT GÜNEŞ

Gırnatalı hayat

Son yıllarda ülkenin klarnet ustalarını tanır olduk. Çok da iyi oldu. Çünkü klarnet kimileri tarafından fasılın önde gelen aleti görülse de Ege, özellikle Trakya’nın en temel folklorik sazıdır. Bizdeki klarnet batıdakinden de farklıdır. Bizdeki sol klarnettir, onlarda sibemol. Marka ve model de farklı değerler getirir, ama abanoz kaplı bir klarnet çalanını bir başka mutlu eder.

Baştan belirtelim; klarnete ilgimiz elbette Kandıralı oluşumuzdan kaynaklanıyor. Malum, Kandıra’da nüfusun onda biri Romandır. Ve bunların çoğu müzikle doğup büyür. Ben manavım; yani yerli Türküm. Ama Roman olsaydım hiç gocunmazdım. Nitekim, yıllar önce Aksiyon dergisinde ailemin Roman olduğu iddiasıyla biri çıktığında Kandıra’da akrabalarım tazminat davası açmaya kalktılar. Ben de “istiyorsanız tekzip edelim, ama tazminat çok yanlış olur” demiştim. Ne yazık ki, Türkiye’de en çok Romanlar horlanmıştır ama dünyanın en hayat dolu insanları da onlardır. Bence klarnetin sesiyle onları ayağa kaldırmak gerek.

Çünkü klarnet, Kandıra’daki deyişiyle “gırnata” tam bir roman çalgısıdır. Nitekim, roman olmayan gırnata ustaları pek makbul sayılmaz. Trakya’da da böyledir. Mesela bu işin önemli yuvalarından biri olan Keşan’da. Keşan’dan büyük ustalar yetişmiştir. Aguş lakaplı birini babamdan çok duyardım. Sonra milletvekili iken 12 Nisan 2014’te Aguş’un ailesini ziyarete gittim. Müthiş bir zaman geçirdik. O bölgeden Selim Sesler’i biliyorum. Gayet yetenekli. Otantik parçaları tercih ediyor.

Kandıra’nın ise ayrı bir yeri vardır klarnette. Şu anda Sakarya’ya bağlı Dağazı köyünden bir zamanlar bir Hasan çıkmıştır ki, eline kimse su dökemezmiş. Ben yetişemedim. Yine bir zamanlar Bango lakaplı önemli bir usta varmış. Benim yetiştiğim en büyük usta, lakabıyla Şaşkın’dı. Rahmetli babamın ilkokuldan sınıf arkadaşı olan bu müthiş adamın asıl adı İsmail Kandıralı’ydı. Tam bir virtüözdü. Sokaklarda eskicilik yapan bu adamın şimdi adına bir sokak var. Şaşkın Kandıra’da kalmış, kardeşi İstanbul’a gelmiş ve Türkiye’nin klarnet duayeni olmuş: meşhur Mustafa Kandıralı. Geçenlerde onu da yitirdik. Şaşkın’ın oğlu, benim de dostum, Türkan ise şimdi yine İstanbul’un usta yeteneklerinden. Artık onunla gururlanıyoruz.

Ege’den de önemli klarnet ustaları çıkıyor. Son zamanlarda Bergama’dan çıkıp medyatik bir sima haline gelen ve müthiş yeteneklere sahip Hüsnü Şenlendirici var. Bence o klasik gırnatadan öte performans yapıyor. Yine bir başka Ege’li de Bandırmalı Kirpi lakaplı Bülent Altınbaş. O da çok farklı. Dinlediğinizde gerçekten tüyleriniz diken diken oluyor.

Barbaros Erköse’yi saymazsak ayıp yapmış oluruz. O, farklı bir klasmanda yer alıyor. Şöhreti Türkiye’yi aşıyor, Anouar Brahem (Enver İbrahim) gibi yabancı sanatçılar onu tercih ediyor. Son zamanlarda bir de mektepli bir klarnet sanatçısı var: Serkan Çağrı. Açıkçası, çok beğeniyorum. Çağrı hem konservatuvara gitmiş hem de Keşanlı. Eh daha ne istersiniz?

Yaza giriyoruz. Bir sürü yerde düğünler oluyor. Ama bizim bölgede artık çağıracak doğru dürüst saz ekibi bulunmuyor. Oysa ben kulağımın dibinde Şaşkın’ın gırnata üflemesiyle büyüdüm. Gırnata ölecek diye ödüm kopuyor. Bu nedenle ortaya çıkan bu gırnatacı sanatçıları tanıdıkça yüreğime su serpiliyor.

Babam öldüğünde mezarı başında Şaşkın çaldı. Bakalım ben göçtüğümde başımda kim çalacak?

Prof. Dr. Hurşit Güneş (GÖSTERGE; 17 Nisan 2021)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir