Atasözleri, milletlerin ortak geçmişinden süzülüp gelen, yaşadıklarından hareketle ait olduğu milletin gelecek nesillerine neleri yapıp nelerden kaçınmaları gerektiğini öğütleyen kısa ve hikmetli sözlerdir. Türk atasözleri de böyle. Milletin ortak malı olan atasözlerini belli bir yöreye mal edemeyiz. O sebeple bu ikinci yazımızın başlığında “Kandıra Atasözleri” değil, “Kandıra’dan Derlenen Atasözleri” ifadesini kullandık. Kandıra’da söz arasında kullanılan atasözlerini derli toplu veren bir kaynak yoktur. Ancak Türk Dil Kurumunun ilk derleme çalışmalarına öncülük eden Ömer Âsım Aksoy ve ekibi tarafından hazırlanan “Bölge Ağızlarında Atasözleri ve Deyimler” adlı eserin ikinci cildinde Muzaffer Uyguner ve Emin Uyguner tarafından Kocaeli’den derlenmiş 691 atasözü bulunuyor. Bunların her birinin yanında derleme yeri de belirtilmiş. Söz ettiğimiz kaynakta Kandıra’dan derlendiği belirtilen 19 atasözü tespit ettik. Bu yazıda bunlar arasında bir gezinti yapacağız:
Türk atasözlerinin çoğunda olduğu gibi Kandıra’dan derlenen atasözlerinde de insanların hayatı nasıl algılaması ve hayat karşısında nasıl davranması gerektiği konusunda ona kılavuzluk eden hikmetli sözler vardır. Her şeyden önce insanı büyük zorluklar karşısında ayakta tutan tevekkül. İnsanın rızkıyla birlikte yaratıldığı düşüncesi “Allah deldiği boğazı aç komaz” atasözüyle ne güzel ifade edilmiştir!.. Ancak bu düşünce; insanların rızkının onların gayretine bağlı olduğu, gerek rızık gerekse başka kaygılarla karamsarlık içinde hareketsiz, atıl kalmayıp bir an önce harekete geçmeleri gerektiği gerçeğini değiştirmemektedir. “Bir tasa bir borç ödemez” atasözü, böyle durumlarda uzun uzun düşünmeyip bir an önce harekete geçmek gerektiğini en veciz bir biçimde dile getiriyor. Ne “Ana gezer, kız gezer; bu çeyizi kim düzer” atasözünde olduğu gibi sorumsuz davranmalı ne de Kandıra hindisi gibi düşünmeli… Harekete geçmeli. Harekete geçip bir şeyler yapmaya başlarsanız beklenmedik zorluklarla karşılaşabilirsiniz. Yılmayın! “Yiğidin anası tez ağlar” ama sabırlı ve kararlı davranıp bir başardınız mı, Dede Korkut Hikâyeleri’nden Dedem Korkut gelir, size bileğinizin hakkıyla elde ettiğiniz adı verir. Ne de olsa “Yiğit adıyla anılır” demiş atalarımız Kandıra’dan derlenen bir atasözünde… Ola ki başaramadınız. Yine tevekkül edin. İnsanın elinde olmayan, onun dışında gelişen, değiştiremeyeceği şeyler vardır. Şu atasözü aklınızda olsun: Yangınla suyun önüne geçilmez.
Kandıra’dan derlenen atasözlerine toplu halde yaşamanın yani sosyal hayatın önemi ve gerekleri de yansımıştır. İnsan tek başına yaşayamaz. Birlikte yaşamak yaradılışın gereğidir. Tek başınıza üstesinden gelemeyeceğiniz işleri hep birlikte başarabilirsiniz. “Harman yellen, düğün ellen olur” demiş büyüklerimiz. Toplu yaşıyorsanız cömert olacaksınız. İnsan, ihsânın kuludur. Yaptığınız her iyiliğin karşılığı mutlaka size döner. İyiğiliğiniz, ummadığınız zamanda sizi zor durumdan kurtarır. Atalarımızın dediği gibi, “Veren eli asmazlar, alan eli kesmezler.” Ne dediğinize de dikkat edeceksiniz. Ağzınızdan çıkan söz, oktan çıkmış yay gibidir, geri dönüşü yoktur. Atasözlerini Kandıra’dan derleyenlerin “Bir sözün hemen dilden dile yayıldığını anlatır” notunu düştüğü “Burda vururum kılıcı, Bağdat’ta oynar ucu” atasözünde olduğu gibi… Dostunuzu, düşmanınızı iyi bileceksiniz. Yanlış insanlara güvenip başka insanlara karşı yanlış yapmayacaksınız. Olur ya siz bilmeseniz bile onlar da güvendiklerinizle aynı kumaştandır. Güvendiğiniz insan da kurtarmaz sizi. “Bıçak sapını kesmez.” atasözünü duymadınız mı?.. Bir de şunu unutmayın: İnsanlar sizin ne onlara ne vadettiğinize değil, ne yaptığınıza bakar. “Bağın dikilmişi, evin yapılmışı” atasözünde olduğu gibi… Aile içinde çocuklarınızı eğitmek için kurallar koyacaksanız uygulanabilir türden olsun. Yoksa uzun ömürlü olmaz. Kandıra’dan yıllar önce derlenen “Beylik yasağının hükmü üç gündür.” atasözünde olduğu gibi…
Kandıra’dan derlenen atasözlerinde kimi evcil kimi evcil olmayan hayvanlardan yararlanarak insanlara dersler verilmiştir. Herkesin yerini ve haddini bilmesi gerektiği “Eşek at ile yarışmış, kuyruğu kulağı karışmış” ve “Arslan yalağından köpek su içmez” atasözleri ile, insanın başarısının yalnızca kendisine mal edilmemesi gerektiği, başarıların dikkati çekmeyen yardımcılar sayesinde elde edildiği gerçeği ise “Tavşanı tazı tutar, çalımı avcı satar.” atasözü ile dile getirilmiştir.
Bilindiği gibi özellikle köylerimizde kadın erkek ayırımı olmaksızın insanlarımız argo ve hattâ argo ötesi kaba konuşmalardan çekinmez. Kandıra ağzından derlenen atasözlerinde insanımız vefasız ve hak yiyen insanlara karşı olan öfkesini “Zehirden şifa, kahpeden vefa gelmez” ve “Hak yiyen b.. yer” atasözleri ile dışa vurmuştur.
Kandıra’dan derlenen atasözlerinde atalarımız ne yapmamız gerektiğini öğütlediği gibi ne yapmamamız gerektiğini de bize tembihlemişler. Sonradan pişman olmamamak için her şeyi ölçüp biçerek harekete geçmemizi istemişler. Hele bir içine koyacakların ölçüsünü baştan hesap etmeyin… Yaptığınız “Lezzetsiz çorbaya tuz kâr etmez”, ne yapsanız o istenen lezzeti tutturamazsınız! Yapılan yanlışın telâfisi çoğu zaman imkânsızdır. Ölçüsüz ve öngörüsüz davranmakla verdiğiniz zararı kısmen giderebilirsiniz, tamamen değil. Çünkü “Dökülen yağ kabını doldurmaz.”
Öyle değil mi?..