AKDENİZ VE KANDIRALI KÜREKÇİLER
Akdeniz üç kıtanın arasında yer alan Asya ,Avrupa ve Afrikayı birbirinden ayıran büyük bir göle benzeyen iç denizdir.İnsan medeniyetinin ve denizciliğinin,toplumların teknolojik ve ticari gelişimlerinin Akdeniz çevresinde gerçekleştiğini söylemek mümkündür..
Yaz aylarında sakin ve ulaşıma elverişli olan Akdeniz suları,kışın fırtınalar denizi haline döner.Antik Yunanlı şair ve düşünür Hesiodos(i.ö.7.yy) İşler ve Günler isimli eserinde “Akdeniz’e kış gelip rüzgarlar esmeye başlayınca denize çıkacağına toprağı ek,tekneyi kıyıya çek etrafını taşla çevir.”sözleriyle kış aylarında Akdeniz ‘de denize açılmanın tehlikesinden bahsetmiştir.Yine ünlü denizci Andrea Doria (1468-1560) “Akdenizde üç güvenli liman vardır:Kartaca,haziran ve temmuz”diyerek mevsimsel durumu ortaya koymuştur.Yüzyıllar geçse de Akdeniz hep aynı kaldı.Yılın büyük çoğunluğunda antik çağ ve orta çağda kullanılan alçak gövdeli , kürekli kadırgaların denize açılmasına izin vermiyordu.1569 yılında Venedik dükalığı-zamanının teknolojik açıdan en güçlü kadırgalarına sahipti-15 kasım ve 20 ocak tarihleri arasında gemilerin denize açılmasını yasaklamıştı.Doğu Akdenizde denize 5 mayıs ile 24 ekim arasında çıkılıyordu.Bunu sebebi henüz yelkenli büyük kalyonların geliştirilmemiş olması ve kadırgaların alçak gövdeleri nedeniyle dalgalara karşı koyamamasıydı.Nitekim 11 kasım 1538 de Barbaros’un 38 parça kadırgadan oluşan filosu fırtınada Ragusa kıyılarına vurarak parçalanmıştı.Denizcilik tarihi bu tür kazalarla doludur.Kış yolculuklarını güvensiz hale getiren bu durum tekne gövdelerinin ve dümenlerinin gelişmesine kadar sürdü.
Osmanlı donanması bahar aylarında seferlere başlamadan önce hazırlıklar yaparken kadırgalarda yararlanmak üzere ihtiyacı olan kürekçileri temine çalışırdı.Osmanlılar bunun için bir çok yola başvurmuştur.Kürekçi temin yolları ocaklık kürekçiler,hot-grifte kürekçiler,miri kürekçiler,satın alınan esirler,kürek cezasına çarptırılan suçlulardı.Yine de çoğunlukla ihtiyaç karşılanmaz, ülkedeki kadılıklara emirnameler yollanarak avarız vergisinden muaf tutulmak üzere nüfusa göre hesaplanan sayıda kürekçi sağlanmaya çalışılırdı.Kadılar listeleri hazırlar ve bu liste ile birlikte kürekçileri istenilen yere götürüp teslim ederlerdi.Kürekçiler toplandıktan sonra onar kişilik guruplara ayrılır başlarına odabaşı atanırdı.Her beş grubun başına da sancaktar verilirdi.
Kürekçilerin toplanmasıyla ilgili bir belge Kandıra tarihi açısından önem arz eder.Adriyatik denizine yapılacak bir sefer öncesi 30 mart 1501 tarihli bir padişah fermanıyla Kandıradan avarız vergisinden muaf olmak üzere 294 kürekçi temin edilmesi Kandıra kadısından istenmiştir.
Kandıra kadısı listeyi hazırlayarak her haneden sağlıklı yiğit kişilerden 294 kürekçiyi toplamış ve kadı naibi ile birlikte İstanbul’a yollamıştır.Teslim sırasında 286 kişinin mevcut olduğu görülmüş naip tarafından ikisinin yolda kaçtığı ,altısının hasta olduğu için gelmediği belirtilmiştir.Ayrıca iki kişinin yerine de kardeşlerinin geldiğini söylemiştir.Hasta olduğu için donanmaya katılmayan yerlerine de başkasını yollamayan kürekçiler Feyzullah,Demirhan,kolu sakat Mehmet,Bahadır,Hamza ve Veliyüddin isimli kişilerdir.Eksik olan diğer iki kişi ise firardadır.Bunun üzerine Kandırada kereste kesmekle meşgul olduğu söylenen kadı derhal İstanbul’a çağırılmış ve yardımcısıyla birlikte cezalandırılmıştır.Osmanlı kürekçi temin işini çok sıkı tutup sonuna kadar takip etmekteydi.Sefer sırasında kürekçilerin beslenme ,barınma ve giyim ihtiyaçları karşılanır,iyi bakılırlardı.
Bu belgeden anlaşıldığına göre 1501 sefer aylarında sağlam yapıları ve yiğitlikleriyle tercih edilen 286 Kandıralı kürekçi Akdeniz sularında kürek çekmiş ve muhtemelen Modon seferine katılmışlardır.
Kaynakça
-Bostan İdris-Beylikten İmparatorluğa Osmanlı Denizciliği-Kitap Yayınevi-2006
-Braudel Fernand-Akdeniz İnsanlar ve Miras-Metis Yayınları-1991
İbrahim Ark