Kan Tuttu- Burhan YETKİN

     KAN TUTTU


            Çok güçlüydü Leyla, pozitifti, enerjikti, korkusuzdu. Kan görene kadar…


Üniversiteyi bitireli üç yıl olmuştu. Binlerce mezun gibi o da iş arıyordu. Beş kardeşin en küçüğü olarak güzel bir çocukluk geçirmişti. O hariç herkes evlenmiş yuvasını kurmuştu.

Annesi ile beraber sakin, huzurlu, mutlu bir dünyaları vardı. Ayın beşi olmuş annesinin maaşını çekme günü gelmişti. Sabah kahvaltısını yaptılar. Annesinin bankamatik kartını ve iş bulma kurumuna vereceği müracaat belgelerini alarak yola çıktı. ”İyi bir gün geçirmek için bu gün iyi bir gün” dedi evden çıkarken.

Önce kuruma uğrayacak başvuru evraklarını teslim edip annesinin emekli maaşını çekerek evine dönecekti. Dönecekti ama bizimle aynı havayı soluyan aynı sudan sebeplenen sersem, sapık, suçlu kişiler o kadar çoktu ki …
            İş kurumuna belgelerini veren Leyla yakındaki bankanın ATM’sinden annesinin maaşını çekmiş, çantasına koymuş dönüyordu. Eve epeyce yaklaşmıştı. Tokyo terlikli, beyaz gömlekli, buğday tenli ve açık gri pantolonuyla karşıdan gelen aykırı adam dikkatini çekti. Bilmiyordu ki bu Zekayi’nin kışlık kıyafetiydi. Yazın da tam tersi paltoyla botla dolaşırdı.
            “Allah Allah… Ben paltoyla, botla üşüyorum; kış günü bu adam üşümez mi?” diye düşündü.

Arkadan omzundaki çantasını aniden çekip alan genci fark ettiğinde gaspçı çantayla beraber çoktan uçmuştu bile.

”Çantam!” diye bağırabildi sadece.

Anlık yaşanan bu olayı yazlık sinemada film izler gibi birebir gözlemleyen Zekayi hırsız tam yanından geçerken ayağına çelmeyi taktı. Yere kapaklanan gaspçı üç tur yuvarlandı. İnanılmaz bir çeviklikle kalkıp çantayla beraber yeniden kaçmaya başladı.    

            Leyla ne yapacağını bilemedi. Sokaklar parke döşenirken kırık parçaların kenara yığıldığını fark etti. Gayrı ihtiyarı oradan bir taş alıp olanca kuvvetiyle savurdu. Körün taşı gibi derler ya; gitti tam da hırsızın kafasında patladı. Daha doğrusu kafasını patlattı. Genç yüzü koyun kapaklandı. Leyla çantasının, Zekayi de Leyla’nın peşine koşmaya başladı.
            Hırsızın yanına önce Leyla geldi. Bayılmış yatıyor, kafasından ensesine doğru kan sızıyordu. Görmez olaydı. Kanı gören Leyla “Katil mi oldum?” diyebildi sessizce.

Sonra etrafını parlak-beyaz görmeye başladı. Göz bebekleri genişledi, vücudunun tamamından soğuk bir ter boşandı. Tansiyonu düştü, ayakları tutmaz oldu ve gariptir gaspçının üzerine düşüp bayıldı.


Tüm bunları Leyla’nın burnunun dibinde izleyen Zekayi zaten yarım akıldı onu da yitirdi. ”Hebele, hübele,alüf alüf !” diye anlamsızca bağırıp tepinmeye başladı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir