- İsviçre Hastalığı –
- “Bir gün yaşadıysan çok şey görmüşsündür falanca yerde” diye ifade ederek başlarız bir yabancı ile konuşurken söze ve o eski cazip günlerden bahsederek; kişinin hayranlık anlatan mimikleri daha derine, daha derine gitmeye zorlar bizi.
- İçimizde hep o aynı özlem, aynı hasret vardır. yaşadığımız bu hissiyata nostalji diyor Fransızlar zira kelimenin anlam ifadesi onlardan geliyor. Ha yok kardeşim bana eski dilden anlayacağım şekilde gel diyorsanız “özlem” bir anda oluyor hasret e o da Farsça’da pişmanlık demek oluyor ki ağız tadıyla özlemek, hasret kalmak haram adeta.
- Neyse martavalı bırakalım asıl hususa gelelim. Ha babam geriye gidip içleniriz “ya ne günlerdi ulan hatta bir keresinde” …. Abi düşünüyorum da büyüklerimiz de aynıydı be, onlarda da vardı bu trajik durum. Trajik diyorum çünkü; çoğunuzun bir psikoloğu yok “bana gelmez bu tırı vırı işler” diyorsunuz. Lakin abiler okumuş, kafa patlatmışlar. Hah işte tam da bu noktada “hastasın sen koçum” diyorlar şap diye yüzüne yüzüne. Yeminle rahat yok, bir iç çekip maziye dalayım yok, uykun kaçtı kendinle baş başa kaldın eskiler geldi aklına -durrr olmazz, yada farz-ı misal bir iki çekeleyip demlenecek ve yakacaksın cigarayı, dumanına resmedeceksin o hatıralardaki günleri -hastasın sen hastaaa.
- Tabi çoğumuz için hiçte aşina olmadığımız bir duruma sokuyor bizi bu. Sizin bu hastalık dediğiniz duygular besliyor bizi, yemeyin bizi sizde yaşıyorsunuz bunu. Neymiş “yaşadığın anın verimliliğinden mahrum bırakan bir psikolojik sorunmuş” Yırtın ulan bütün okuduğunuz kitapları, başlatmayın biliminize. Geleceği çalınmış bir toplumun ne hayali kalır, ne de şimdiki anı kaliteli yaşama zevki. Elimizde bir geçmişimiz kaldı, bir de kulağımızın arkası tecavüz edilmedik. Bizimkisi geçmişe dönme arzusu değil ki arkadaş, zaten mümkünatı da yok üstelik.
- Bu bir hastalık değil, takıntı hiç değil yada ne bileyim “yaşlandın da böyle oldun sen” yok ebenin örekesi. Bu hissiyatın özünde hayata bağlılık var, geçmişte var olan, o yaşanılası günleri geleceğe taşımak gibi bir gerçeklik var, dejenere olmuş ilişkilerin, altüst olmuş sosyal yaşamın, dağılmış aile yapılarının, ehemmiyetini yitirmiş bir çok değerin yine yeniden tesisi adına geleceğe yol göstermek var, nerden geldin, kimsin, ne miras bırakacaksın geleceğe var.
- Bir insan yetiştirebiliyor olmanın hazzı ve mutluluğu, dostluk, komşuluk, sevgi, saygı, ahlak var, ders almak, ders vermek var. Geriye baktığı her an şüphesiz güllük gülistanlık değil hepimizin. Acısı da var, kederi de, zamanı doğru kullanamadığın günler, pişmanlıklar var belki ama tüm bunlara rağmen bir yaşam sevinci, yaşam arzusu var. Geçmişi, sopunuzu, soyunuzu unutup yaşayacağınıza, adını ne koyarlarsa koysunlar, bu ruhsal patoloji saçmalığının, her daim hasta kalın. Geleceğinizi geçmişinizle süslemeye devam edin.
- Hayırlı Kandiller iniz olsun tıpkı eski günlerdeki gibi. Hakan Polat
-