İsmail SARICA
Geçmiş sıkıntılarla da geçse yeni zamanlara umutlarla girilir. Çünkü insanoğlunun umutları geleceğin güzel beklentileriyle süslüdür. Geçmişin güçlüklerini, geleceğin rahatlığına gebe sayar. Böyle düşünür, böyle olsun ister. Yaradana duası, yaradandan dileği böyledir.
Umutla giriyoruz yeni yıla. Çektiğimiz tüm sıkıntılarla birlikte her geçen yıla yeni umutlarla girdiğimiz gibi. Güzel günler de yaşadık, acıyı bal da eyledik. Gün oldu çağdaş görünümler içimizi sevinçle doldurdu, hayınlığın kurbanı olanlara vah eyledik gün oldu. Yine de geleceğin daha güzel günlerinden umudu kesmedik. Bizi umutsuzluğa gömmek isteyen hayınlığa karşı, yabana karşı, gerçek yalanı boğsun, kin sevgiye dönüşsün, karanlık aydın olsun diye direndik.
Umut, kışın dona, yazın kurağa karşı koruyup büyüttüğümüz, sıvarıp yeşerttiğimiz bir fidandır. Fidanlar öyle kolay kolay büyümüyor. Doğanın güçlüklerine katlanacak, dimdik durabilmek için, kendine özgü tadı olan meyvelerini verebilmek için, kökü toprağı dikeyine delecek, yatayına saracak. Toprağın bereketini özümleyip serpilecek, çiçeğe duracak ve inançla bekleyeceğiz, umutla gözleyeceğiz alı al, moru mor, ak çiçeklerini. Meyveleri “Eski ağıza yeni taam” olacak.
Siz bakmayın hasetine komşu bahçedekilerin. İt yürür, kervan yürür. Türkiye’nin kalkınması, çağdaşlaşması onlara korkulu düştür. Siz sürdürün çabanızı, direncinizi, inancınızı. Türk insanının yeni başarıları uzak değildir. Türkiye’nin endüstri mutluluğunu yaşayacağı kesin. Gün, toplumun bu arayışlarının günüdür. Bu arayışlarla yatağında ilerleyen ırmak, sağlı-sollu ortaçağ yobazlıklarını siler, süpürür.
İnsan doğaya ve kendine karşı uğraş vere vere yücelir, büyür. Dünya da ötelerden beri insanın eylemleriyle küçülür. Bu direnç olmasa, bu sevgi olmasa, bu inanç olmasa gökyüzünde dolaşabilir miydi aylarca?
Kendi ekseni çevresinde her gün, güneşin çevresinde her yıl durmadan dönen, gece ile gündüzü, kış ile yazı üstünde yaşadığımız bu dünya, uzaydaki uyuma insanının ulaştığını göremeyecek. Aklın yolunun tek olması düşünce ayrılıklarının yok olmasına yetmeyecek. İnsanın kendisiyle, çevresiyle uyumu karşıtlıklarla at başı gidecek, insandır düşünecek, yeni şeyler söyleyecek. Mevlana’nın dilinden.
“Dünle beraber gitti cancağızım/Ne kadar söz varsa düne ait/Şimdi yeni şeyler söylemek lâzım” diyecek.
Görülüyor ki, eski düşüncelerin yerini yenileri alırken, sivri düşünceler törpüleniyor. Düşüncenin sivrisi, aşırısı anlaşılır iş değil ya, de ki anlaşıldı. İşte o aşırılıklar törpüyü yiyor. Yol böyle ilerliyor. Yol, insanı hayvandan ayıran düşüncenin gerçek doğrultusunda ilerliyor. Toplumların büyük gücü karşısında. “İmtiyazlar” Lodosa tutulmuş kar gibi eriyor. Koca toprak yeryüzü insanın yeni umutlarının baharlarında yeşeriyor.
Yeni yılda beklentilerimizin, umduklarımızın bazıları gerçekleşecek, bazıları gelecek bir yeni yılın umutlarına eklenecek.
İnsanlık, düşman yakalar arasında yeni köprüler kuracak. Aydınlar, yobazlığın karasına, demokrasiden yana olanlar saltanatların çağdışılığına üstün gelecek. Sıkıntılarla da geçse, umutların bir bölümü gerçekleşmese de, yeni yıl eski yıldan daha güzel olacak. En azından daha güzel yıllara eski yıldan daha yakın olduğu için.
Yeni yılınız kutlu olsun…