Dr. Pınar AYDOĞDU ARSLAN
Ruh Sağlığı alanında çalışmalar yapan biz uzmanların son zamanlarda en hassasiyetle üzerindeki durdukları bir konu teknoloji bağımlılığı. Bu durum birçok fizyolojik ve psikolojik sorunları da beraberinde getiriyor ne yazık ki !
Elbette yaşadığımız dönem itibariyle teknolojiyle olan ilişkimiz her geçen gün katlanarak artıyor. Dijital dünya günlük yaşamı hiç şüphesiz kolaylaştırıyor ve insanları mutlu ediyor ama teknoloji bağımlılığı da stres ve depresyona yol açabiliyor.
Bilgisayar, cep telefonu gibi dijital cihazlarda geçirilen süre artarken, farkında olmadan iş, arkadaş ve ailelere daha az zaman ayrılıyor. Bir süre sonra ise bu dijital cihazlardan kısa süre uzaklaşılsa bile gerginlik, sinirlilik, sıkıntı hissi gibi birçok problemler yaşanabiliyor.
Bireyin ya da çocukların interneti ya da dijital ürünleri kullanmaktan kendini alıkoyamaması ya da kullanım kontrolünü – disiplinini kaybetmesiyle başlıyor. Başta okul, ev, iş gibi çeşitli alanlarda sorumluluklar, yapılması gerekenler aksıyor. Bu cihazlardan uzak olunduğunda gerginlik, sinirlilik mutsuzluk gibi çeşitli yoksunluk belirtileri yaşanıyor. Kullanmayı çok arzulamak, cihaz ele alındığında planladığından çok daha uzun zaman geçirmek, uzak kalmak için çok çaba harcamak, bırakmak için mücadele etmek durumu ise teknoloji bağımlılığına işaret ediyor.
Teknoloji bağımlısı olan kişiler sosyal medyada sanal kimliğiyle var olduğu için gerçeklik algısından uzaklaşabiliyor. Beraberinde depresif belirtiler, uyku bozukluğu, değişik vücut ağrıları, anksiyete, duruş bozuklukları, elde uyuşukluk, gözlerde yanma, boyun kaslarında ağrı ve sertleşme gibi çeşitli belirtiler yaşayabiliyor. Kişi çevresine veya işine gerektiği ölçüde zaman ayıramadığından insanlar arası ilişkilerde ciddi iletişim sorunları yaşabiliyor. Sosyal alanda akademik başarıda düşme, kişisel okul ve aile sorunları, aktivitelerde azalma, zamanı kaliteli kullanamama gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor.
Kontrol Altına Almak için neler Yapılabilir ?
Günlük internet kullanım saatlerini değiştirmek, yapmayı isteyip de fırsat bulunamayan faaliyetleri bir deftere yazıp cihaz kullanım isteği duyulduğunda bu isteklerden birini yapmak, destek gurupları ya da aile terapisi yöntemlerini kullanmak önem arz etmektedir.
Özelikle çocukların arkadaşlarıyla aktivitelerde bulunmasını sağlamak, ilgi ve yetenek alanlarına uygun spor dallarına uygun sosyal kültürel alanlara yönlendirmek , güvenli internet uygulamalarının cihazlarda var olmasını sağlamak, günlük internet kullanım saatlerini değiştirip disipline etmek gerekiyor.
Yine günlük hayatta çevremizde rastladığımız, şahit olduğumuz AVM’lerde, cafe ve restoranlarda mama sandalyesine oturan bebeklerin, ebeveynleri tarafından susması için verilen bu cihazlar teknolojik bağımlılığın altyapısını oluşturuyor. Bu durumda anne ve babalara çok fazla görev düşüyor. Küçük yaştaki çocuklar tarafından kullanılan bu cihazların bir zeka göstergesi olarak değerlendirilmemesi gerekiyor. Çocukların bilişsel motor ve sosyal gelişimlerinin dijital ortamlar olmadığının bilincinde olmak ve bu zihniyette hareket etmek gerekiyor.
Bunun içinde; anne babaların bebeklere, çocuklara gerçek hayatla iletişimi kuvvetlendirecek yaşam alanları sağlaması, risk faktörlerini ortadan kaldıracak eylemlerde bulunması, sıfır teknoloji değil, dozunda yeterince teknoloji bilinciyle sağlıklı nesiller yetiştirebilmenin önemini hatırlatmak gerekiyor.
Dr. Pınar AYDOĞDU ARSLAN
Harika bir konuya değinmişsin yine pınar Arslan 👏👏herkes bu yazıyı okumalı ve kendine pay çıkarmalılar kalemine saglık👏