İçine girildiğinde neredeyse gökyüzünün görünmeyeceği sıklıkta gürgen, kestane, meşe, ıhlamur gibi geniş-yapraklı ağaçlarla kaplı dağlarımızın en güzel zamanı geliyor. Yakında yapraklarını yine çıkarmış olacaklar ya da belki çıkardılar bile. Ülkemizde Marmara Denizi’ni çevreleyen yarımadalardan Kocaeli Yarımada’sında konumlanan ve doğal yayılışla geniş-yapraklı ormanlardan oluşan, bu özelliği ile Akdeniz iklimi coğrafyası orman örtüsünden ayrılan Kandıra’daki ormanların florası, yükseltileri fazla olmayan ancak, halk-ağzında her zaman “dağ” olarak nitelendirilen Karadeniz’e paralel doğu-batı doğrultusundaki düşük yükseltilerde ve tepelerde (1000m altında) eğer müdahale görmemişse gerek ağaç çeşitliliği, gerekse orman altı florasıyla oldukça zengin özelliklere sahiptir. Tüm Karadeniz kıyıları boyunca uzanan ve bol yağış alan bu koridorda; iklimsel özelliklere de bağlı olarak geniş-yapraklı ağaç çeşitliliği ve orman altı florasının zenginliği nedeni ile ülkemize özgü “yağmur ormanı” niteliğini gösteren ormanların bir kısmı da ilçemiz içinde kalmaktadır.
Ormanlarımız insana sunduğu faydaların yanı sıra; doğanın farklı işlevlerine ve doğal yaşama farkında olduğumuz ya da olmadığımız pek çok faydayı da sundukları için; doğal kaynaklar arasındaki yeri oldukça önemlidir. Özellikle son yıllarda iklim değişikliği etkilerinin daha fazla hissedilmesiyle, ormanların sunduğu doğal işlevlerin önemi bir kat daha artmıştır. Geniş-yapraklı ormanlar tıpkı dünyanın yağmur ormanları gibi, hava kalitesini, su akışını, erozyonu düzenleme; afetlerin etkisini azaltma ve canlı yaşamı destekleme ile ilgili pek çok işleve sahiptir. Bu nedenle hem Kandıra’da hem de ülkemizde bu alanlara dair halkın bilinçlendirilmesi, kamu kurumlarının da kontrol ve izlemeye yönelik alan yönetimi sorumluluklarını yaygınlaştırmaları gerekmektedir. Bu alanlardaki insan faaliyetlerinin niteliği, yoğunluğu ve ortaya çıkardığı etkiler gözlenmeli ve uzun dönemde hassas önemi olan bu doğal kaynak alanlarımızın nasıl yönetileceği ve koruma /kullanma dengesinin nasıl sağlanacağı belirlenmelidir. Kısa vadede, bilimsel araştırmalara dayalı verilerle desteklenmiş kritik öneme sahip korunması gereken geniş-yapraklı ormanlara ilişkin belirleme yapılması, çok faydalı olacaktır. Son yıllarda Seyrek civarında yaklaşık 1000 hektarlık alanda yürütülen karaca yaban hayatı geliştirme sahasının bu konuda umut vaad edici uygulamalardan biri olduğunu düşünüyorum.
Aşağıda orman kıyısı ve orman açıklıklarında çekilmiş fotoğraflarla ormanlarımızda yer alan doğa güzelliklerinden örnekler paylaşıyorum. Orman geçiş alanları ile çalılık alanlarda yer alan funda ve koca yemiş, orman sınırlarında ve açıklıklarında görülebilen kardelen ve akyıldız, ya da denize yakın kayalık yamaçlardaki sığ topraklarda yayılış gösteren süsen ve dağ sümbülü bu güzelliklerden sadece bir kaç tanesi.
Çocukluğunda baharla birlikte sürgün veren taze meşe dallarını birbirine düğüm atarak yapılan bir salıncakta sallanma şansına erişmiş biri olarak; ormanlarımızın hatıralarımda yeri çok özeldir. Her yıl bir şekilde bu hatıraları taze tutmak ve yenilerini eklemek üzere, özellikle babamla ve kardeşlerimle bu ormanlarda nerede ne vardır diye bir bilenin ardı sıra keşfe çıkmak; bize sunduğu yaban meyvelerini, şifalı ıhlamurları, mantarları aramak en keyifli anılarım arasında yer alıyor ve her sene en az bir kere bu yeşil örtünün altında gezinmeyi, temiz havasını içime çekmeyi kendime vazife ediniyorum.
Dikkatinizi çekmek istediğim bir diğer alan da kıyılarımız. Kıyılarımızda da eğer dikkatle bakarsak yaşamını sürdürmeye çalışan, ancak ayak altında olmaları nedeniyle pek de hassasiyet gösterilmeyen, hatta kumulların temizlenmesi sırasında tırmıkla taranması sonucunda yerlerinden söküldükleri için varlıklarını sürdüremeyen kumul bitkileri ciddi risk altındalar.
Bazı durumlarda plajlarda yapılan düzenlemeler sonucunda, kumul bitkilerinin yerine park düzenlemeleri ile orada olmayan ve bakım gerektiren türlerin plantasyonu sonucunda da kumul bitkileri zarar görüyor. Oysa oradaki doğal hafızanın parçası olan kumul bitkileri dokunulmadığı müddetçe varlığını sürdürmek için ek bir çaba, bakım gerektirmiyorlar. Eğer oldukları yerde kalmalarına izin verirsek, bulundukları yerin sadece bize değil onlara da ait olduğunu düşünebilirsek, bizlerin gördüklerini gelecek kuşaklarımızın da görmesi mümkün olabilecektir. Bağırganlı kumulları üzerinde varlığını sürdürmeye çalışan kumul bitkilerini sizlerin de yerinde görmesini, uygun olmayan gelişmelerden ilgilileri haberdar etme görevini hepimizin üstlenmesini umarak; aşağıda bir kaç örneği sizlerle paylaşıyorum.
Her birinin daim olmasını, bizden sonraki kuşakların da bu güzellikleri deneyimleyebilmelerini yürekten diliyorum.
“Biz Kandırayız”da düşüncelerimi paylaşma fırsatını bana sunan çok sevgili hemşehrim, eski mahallelim ve değerli kardeşim Aygün AYNAGÖZ’e ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum. Kendisi bizlerin yapamadığını gayretle ve istekle yapmaya çalışarak hepimizi bir araya getirmeyi çok güzel başarıyor, sağ olsun var olsun.
Hepinize içten saygılarımla ve sevgilerimle, sağlıcakla kalın…
Azime TEZER
Özellikle kum bitkileri hakkında aydınlandım. Teşekkür ediyorum.
Coğrafya hakkında verilen bilgi için teşekkür ederim. Muhakkak her bölgenin bitki örtüsü ve kıyıları yazılması gereken en önemli konulardan. Hatta birbirinden farklı köylerde bitki örtüsü hakkında da bilgi almak güzel olur.
Teşekkür ediyorum. değerli bilgilerinizin devamını bekliyorum.
Canım kardeşim oralarda dolaşmış, o güzel anları yaşamış kadar oldum. Eline yüreğine sağlık.
Umarım bu güzellikleri bilinçli bir şekilde korumanın önemini tüm toplum anlar ve nesiller boyu bu güzellikler yaşanır.
Teşekkür ederim
Ben de Zahide Hanıma katılıyorum. Sanki çocukluğumun sessiz derinliğini hissettim. Umarım, çok yakın zamanda birkaç günlüğüne dağ-bayır, dere-tepe dolaşırım. Selamlar. 🖐️
Hıc bu gozle bakmamıstım
Teşekkürler