Doğu bölgesi atık bertaraf ve düzenli depolama tesisi, (Mekanik Ayırma Tesisi, Atıktan Türetilmiş Yakıt Hazırlama Tesisi ve II. Sınıf Düzenli Depolama Tesisi) projesi için seçilen yerin jeolojik ve hidrojeolojik açıdan incelenmesi
Dr.Öğr.Üyesi Şefik RAMAZANOĞLU
Jeoloji Yük. Mühendisi
Sakarya Üniversitesi
Bu dosya; Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından Kandıra Akçakese ve Pirceler Mahalleleri sınırlarında yaptırılması planlanan Doğu bölgesi atık bertaraf ve düzenli depolama tesisi, (Mekanik Ayırma Tesisi, Atıktan
Türetilmiş Yakıt Hazırlama Tesisi ve II. Sınıf Düzenli Depolama Tesisi) projesi için seçilen yerin jeolojik ve hidrojeolojik açıdan incelenmesini içermektedir.
Proje Sahası
JEOLOJİ
• Proje sahası büyük ölçüde, jeoloji literatüründe Akveren Formasyonu olarak geçen Üst Kretase yaşlı kireçtaşları üzerindedir. Bu kireçtaşları ince ve orta tabakalı olup bol kırıklı-çatlaklıdır.
Bu çatlakların sebebi kireçtaşlarının kırılgan bünyeye sahip olmaları ve dünyanın en aktif tektonik kuşaklarından olan Kuzey Anadolu
Fay Kuşağının sarsıntılarına maruz kalmalarıdır.
Kireçtaşlarının başka bir önemli özellikleri sular tarafında kolayca eritilmeleri ve birbirleri ile bağlantılı mağara, obruk, yeraltı kanal ve nehirlerine sahip olmalarıdır. Çal Tepesini oluşturan bu kireçtaşlarında da bol miktarda erime boşlukları mevcut olup üzerindeki ve çevresindeki arazilerde çatlak ve boşluk türü su kaynakları mevcuttur.
Ağustos ve eylül 2024 aylarında bile Akçakese ve Pirceler Mahallerinde yapılan gözlemlerde bu kaynaklardan su akmaya devam ettiği tarafımızdan gözlenmiştir.
Konu ile ilgili olarak hazırlanan ÇED Başvuru Dosyasının Jeoloji Bölümünde sadece genel bilgiler var ve 157. sayfada ölçeksiz bir jeoloji haritası var. Bu haritada proje sahası olarak Kabaağaç-Safalı- Seyrek Mahalleleri arasındaki alan gösterilmiş. Akçakese ve Pirceler Mahalleleri harita üzerinde bile yok.
HİDROJEOLOJİ
- Hidroloji suyun atmosfer ve yer derinlikleri arasındaki davranış ve hareketlerini inceler.
- Hidrojeoloji ise suların yeraltındaki hareket, davranış ve bulunuş şekillerini inceleyen bilim dalıdır.
- Çok özel bölgeler dışında yeraltında göl ve akarsu bulunmaz, bulunan yerlere karsttik bölgeler denir. Karsttik yapılar sular tarafından kolayca eritilebilen kireçtaşı ve dolomitler içinde gelişirler.
45
19
Yeraltı Sularının büyük bir bölümü kayaların gözenek ve çatlaklarında bulunur.
20
Proje sahasının büyük ölçüde, jeoloji literatüründe Akveren Formasyonu olarak geçen kireçtaşları üzerinde olduğu, bol kırık ve çatlaklı bir bünyeye sahip oldukları önceki bölümde söylenmişti.
Çal Tepesini oluşturan bu kireçtaşlarında da bol miktarda erime boşlukları mevcut olup üzerindeki ve çevresindeki arazilerde çatlak ve boşluk kaynakları mevcuttur. Ağustos ve eylül
2024 aylarında bile Akçakese ve Pirceler Mahallerinde yapılan gözlemlerde bu kaynaklardan su akmaya devam ettiği tarafımızdan gözlenmiş olduğu yine önceki bölümde söylenmişti.
ÇED başvuru dosyasının 168. sayfasında “Proje alanı içinde ince-orta tabakalı kireçtaşı, kalker, marn ve şeyllerden oluşan Kretase-Tersiyer yaşlı Akveren Formasyonu yer almaktadır. Söz konusu rapor hazırlanması sırasında alanda toplam 150 metre derinliğinde 13 adet sondaj çalışması yapılmış ve yapılan çalışmalar neticesinde yer altı suyuna rastlanılmamıştır” denmektedir.
Dosyada bu sondajların koordinatları yoktur, ayrıca saha gözlemlerinde sondaj yapıldığına dair izler bulunamamıştır. Bu bilgilere göre ortalama sondaj derinliği 11,5 m olup yetersizdir. Basit bir bina için istenen zemin etüdü çalışmalarında bile en az 15 metrelik sondajlar istenmektedir.
Proje sahasının ortalama kotu ile Akçakese Mahallesi’nin kotu arasında 100 metreden daha fazla fark vardır. Bu sondajlar 100 metreden daha fazla olsaydı suya erişeceklerdir.
Bu sebeple suyun olmadığı ifadesine katılmak mümkün değildir. Yeraltı suyu incelemesi için mevcut su kaynaklarını gözlemek gerekmektedir ve yaz sonu itibarıyla hala su kaynakları aktiftir.
168.sayfada yeraltı suyuna rastlanmamıştır denirken 170. Sayfada “Saha geçirimli/iletken akifer olan kireçtaşı biriminden oluştuğu, talep konusu sahada, kaynakların rezervuar alanının (beslenim sahası) büyük çoğunluğu planlanan proje çalışmaları ile kapatılacak olup miktar yönünden yeraltı suyunun beslenimini
olumsuz etkileyeceği,
alternatif saha bulunamaması ve kaynaklardan içme/kullanma suyu temin edilmiyor olması ve tehlikesiz kapsamda atık depolanması halinde yapılacak işlemlerde kaynakların saha dışına taşınabilmesi ve tüm geçirimsizlik önlemlerinin alınması…” denerek aslında proje sahasının su kaynaklarının beslenme sahası üzerinde olduğu kabul edilmektedir. Kısaca bu bölüm çelişkilerle doludur.
ÇED Başvuru Dosyasında kurulacak tesisisin ne kadar güvenli olduğu vurgulanmış ve kirli suların yeraltına sızmalarının engellenmesi adına 30 cm kalınlığında özel beton atılacağı ifade edilmiştir. Böyle bir tesiste ve özellikle bol çatlaklı kırıklı bir arazide ne yaparsanız yapın sızıntıları engelleyemezsiniz.
Az sonra ifade edileceği üzere, proje sahası Sarısu Havzasının kaynak bölgesindedir, burada meydana gelebilecek bir sızıntı, bir kütle hareketi (bir sonraki bölümde açıklanacaktır) , Namazgah ve Yulaflı Dereleri boyunca yayılarak Kandıra’nın en verimli topraklarındaki tarım ve hayvancılığa büyük zarar verecektir, Namazgah Barajını kirletecektir, telafisi zor zararlar verecektir. 2010 yılında Macaristan’daki bir alüminyum tesisinin atık barajı aşırı yağışlarla patlamış ve zehirli atıklar hemen yan taraftaki Tuna Nehri’ne ulaşarak Karadeniz’e kadar gelmişlerdir.
32
- Çal Tepesi bölgenin yüksek noktalarından biri olduğu için her yerden daha fazla kar yağışı almaktadır, eriyen karlar bu kaynakları beslemektedir. Zaten ÇED Başvuru Dosyasının 170. Sayfasında proje sahasının yeraltı sularını beslenme alanı üzerinde olduğu açıkça ifade edilmektedir.
- ÇED dosyasının 162-165. Sayfalarındaki Tablo 66 da Kocaeli İlindeki bütün derelere yer verilmiş fakat proje sahasının üzerinde bulunduğu Sarısu Deresi ve havzasından hiç bahsedilmemiş. Karadenize dökülen hiçbir dere burada yazılmamış. Ayrıca, bölgeyle hiç ilgisi olmayan Sapanca havzasının bile yeraltı suyu potansiyelinden bahsedilirken Sarısu Havzasının su potansiyeline değinilmemiş.
Sarısu Havzası
- Bu bölüm Melike Toprak tarafından 2017 yılında hazırlanmış
- SARISU HAVZASI’NIN DOĞAL ORTAM
KOŞULLARININ ARAZİ KULLANIMINA ETKİSİ
- İsimli Yüksek Lisans Tezinden alınmıştır.
Sularını Karadeniz’e ulaştıran akarsu havzaları içinde yer alan Sarısu Çayı havzası, Marmara Bölgesi’nin, Çatalca-Kocaeli Bölümü’nde, Kocaeli ilinin kuzeyinde bulunmaktadır. 368 km²’lik alan, Sarısu Çayı’nın (Ana Dere) kollarıyla yayılıp, sularını boşalttığı havzayı ifade etmektedir.
Bununla beraber tüm havza tek bir idari yerleşme yani Kandıra ilçesi sınırlarında yer almamakta, araştırma alanının yaklaşık 6.5 km²’lik bir kısmı Kaynarca (Sakarya) ve İzmit
(Kocaeli) ilçesi sınırları içerisinde bulunmaktadır.
Bu bilgilere göre Sarısu Havzası, 933 kilometre karelik Kandıra topraklarının % 40 ını kapsamaktadır. Bu alanın büyük kısmı, Kandıra halkının en önemli geçim kaynağı olan tarıma elverişli topraklar üzerindedir.
Proje sahası ise maalesef Sarısu Çayı’nın kaynak bölgesi üzerinde seçilmiştir. Tesisten kaynaklanacak bir kirlilik Sarısu Çayı ve kolları üzerinden bütün havzayı etkileyecektir.
• Namazgah Barajı da bundan payını alacaktır.
MÜHENDİSLİK JEOLOJİSİ
- Proje sahası yüksek eğimli bir yamacın orta ve alt kesiminde bulunmaktadır, inşaat sırasında yapılacak kazılarda daha yüksek eğimli şevler ortaya çıkacaktır. Daha da tehlikeli olarak proje sahasının hemen üst kesiminde, yol inşaatı vb. kazılardan çıkan aşırı miktardaki killi toprak yamacın üst kotlarında düzensiz olarak depolanmıştır.
Proje Sahası
- Bu durum heyelan açısından tabloyu daha da ağırlaştırmıştır. Yapılan gözlemlerde bu toprak yığınında yaklaşık 1 metre düşüme sahip yaygın bir heyelan düzlemine rastlanmıştır. Şu an itibarıyla aktif bir heyelanla karşı karşıyayız. Yağışlı bir mevsim sonunda veya bir deprem sonunda burada bir kütle hareketinin meydana gelme riski çok fazladır.
- Kasım 2024 ayında yapılan gözlemlerde heyelanın ilerlediği, tablonun ağırlaştığı açıkça görülmektedir.
- Böyle bir heyelan bütün tesisi ve atıkları aşağıya sürükleyip telafisi zor çevre felaketine yol açabilir. Doğrudan akarsular kirlenebilirler.
SONUÇ
• Sonuç olarak; bu proje için seçilen yerin jeolojik ve hidrojeolojik açıdan sorunlu olduğu, ileride telafisi zor çevresel ve ekonomik problemlere yol açacağı kanaatini taşımaktayım.
Dr.Öğr.Üyesi Şefik RAMAZANOĞLU
Jeoloji Yük. Mühendisi Sakarya Üniversitesi
Bı konuyla ilgili okuduğum ve bilgi sahibi olduğum çok güzel bir bilimsel yazı, herşey çok kapsamlı ve açık bir şekilde kaleme alınmış emeği geçen büyüğümüze emeği için teşekkürler.