PAZAR YAZILARI (3)
1980’li yıllardan bir yaz. Günlerden Cumartesilerin yarım gün olduğu bir pazarımız var.
Denize gidelim baba, hadi doluşun. 73 model Reno 12 ye.
MehmetAlipaşa’da kasap a mutlaka uğrayıp ızgaralıkları, yandaki fırından trabzon ekmekleri, salatalık malzemeleri alıp, bagaj dolu olduğundan arka cam altına sırala, birkaç siyah poşet fazladan alınıp Kandıra’ya doğru virajlı yollarda yolun imkan verdiğince kıvrıla büküle bizimle aynı kafada olanların kullandığı arka cam altları poşetler ve ekmeklere dolu makaslı Ford, Hacı Murat, Anadol vs. arabalar süphaneke tesbihi gibi yola revan olurduk. Yollar o derece anlamsız virajlarla dolu ki ilerlemek olabildiğince zorluydu. Biraz önce fazladan aldığımız siyah posetler kusmak için kullanılmaya başlanırdı.
Yol boyu birkaç araba sollamak sonra solladığın araçların inat yapıp bizi sollaması, yoldaki aşinalığı dostluğa eviriyordu. Bir süre sonra beyaz Anadol nerede ya da kırmızı Murat önümüzde mi? Diye araba içinde sohbetlerle döne kıvrıla ilerlerken, sağa sert bir viraj, sonrası önümüzde yeşil 124 kayboldu. O esnada, sol taraftaki yamaç bahçeden toz bulutu yükselince durumu anladım, sağ tarafa çekip dörtlüleri yaktım, benim peşimden gelen bir kaç araç da benzer şekilde ardım sıra park ettiler. Yolun karşısına geçip yamaçtan aşağıya doğru baktığımızda tekerlekleri havada yeşil 124’ü fark ettik. Bahçenin tel çitlerini aşıp kaza mahalline ulaştığımızda araç içindeki kazazedeler ters dönmüş aracın pencerelerinden sürünerek çıktılar. Herkes şaşkın şaşkın bakışırken bir ses “hadi beyleer bir el atalım”. Hep birlikte hooop arabayı önce hasarsız yan tarafının üzerine dikip kapılarını çökerttik. Çökmüş tavandan kaput ve bagaj kapağının tarafından hep birlikte ikinci bir hadi beyleeer nidalarıyla iman gücüyle aracı tekerleklerinin üzerine düşürdük. O da ne, eğimli arazide araç hareket etti. Kurtarmaya gelenler elleri belinde neler oluyor demeye kalmadan kazazedeler mal canın yongası misali yamaçtan asağı giden aracın peşinden seğirttiler. Kimi tamponu, kimisi açık kapı camlarının çerçevesinden geriye doğru araca tutunup asılmaları bir fayda etmedi. Araç nemli çimenlerin üzerinde hızlanırken arabayı durdurmaya gayret eden sahiplerinide çimenlerde kaydırarak yoluna devam etti, etti bahçenin ortasındaki irice bir ağaca tam orta yerden patlatınca 124 karpuz gibi yarıldı. Ağaç, ön cama kadar girdi. Az önce kazayı yarasız atlatanlar aracın bu ani durması sonucunda kafalama araca toslayıp etrafa saçıldılar.
Hadi beyleer, hep beraber el atalım diyerek sadece tavanı çökmüş, sıyrıksız atlatılmıs bir kazayı birkaç dakikada dört yaralı ve ağır hasarlı, pert olmuş araca dönüştürüverdik.
Mesut NÖBETCİGİL