Kandıra’da Şiir Akşamları  GÜLTEN AKIN- Nursun KURAL

GÜLTEN AKIN KANDIRA’DA ANILDI.
Şair Gülten Akın soğuk bir kıs günü Kandıra Yelken Sinemasında şiirlerle anıldı.

Topluluk sözcüsü Aygün Aynagöz açılış konuşmasında sinema sahibi Teoman Yelkencioğlu’na teşekkür etti. Antalya da yaşayan İsmail Sarıca’nın Gülten Akın için gönderdiği mesajı okudu.

Emekli eczacı  Nursun Kural edebi yaşantısı hakkında verdiği bilgilerin ardından topluluk üyeleri Gülten Akın’ın şiirlerini okudular. Ayrıca Gülten Akın hakkında katılımcılar şair hakkında görüşlerini söylediler.

Ayfer Kocatürk; “Siyah beyaz”,

Müfide Ecevit; “Deli Kızın Türküsü”,

Mustafa Yıldız; “Havada bir hoş aydınlık”,

Arda Akın; “Kır yolculuğu”,

Gülümser Arslan Dereye İlahi

Sıla Kuyumcu; “Gülerken Yüzüm”,

Zafer Tokdemir; “Nazım Nazım”,

Figen Şentürk; “Seni sevdim”,

Olcay Tokdemir; “Kadın olanın türküsü”,

Sabahat Ulutaş; “Nahit Hanım”,

Ömer Arslan; “Sardunya”,

Aygün Aynagöz; “Biriken” adlı şiiri okudu.

İzmit Aydili Sanat Derneği’nin Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve Kocaeli Kent Konseyinin  desteği ile Yerel Destek Programı kapsamında hazırlanmış olan GENÇ KALEMLER YEŞEREN ŞİİRLER Kitabında Kandıra Anadolu Lisesi öğrencilerinden Azra Kılıç; “Gerçek mi Bunlar”, Sıla Kuyumcu; “İnan”, Nisa Çelik; “Naçiz Sokak”, Seyit Yusuf Erol; “Sensizlik”, Kübra Akkol; “Gökyüzü Ağlıyor”, Ecrin Güvendi; “Mazide ki Sana”, Ebru Özgar; “Benim Girdabım”, Ayça Güneş; “O Gün Görmüştüm Seni” adlı şiirleri yer almaya hak kazanmış idi. İlk kez kitaplarını gören öğrencilere kitaplarını emekli edebiyat öğretmenlerinden İpek Sümer, Mustafa Yıldız, Tarihçi Cem Ulutaş birlikte verdiler. Şiirlerini heyecanla ailelerinin karsısında okuyan öğrenciler konuklar tarafından çok beğenildi.

Gülten Akın ile ilgili sunum yapan Nursun Kural’a plaketini kendisi de eczacı olan önceki dönem belediye başkanlarından İsmail Genç, Ç.Y.D.D Kandıra Şubesi başkanı Sevim Deren,  Kocaeli Kandıralılar Derneği Denetleme Kurulu Bakanı Ahsen Okyar, satranç eğitmeni Mustafa Yıldız ve topluluk sözcüsü Aygün Aynagöz birlikte verdi. Şiir okuyan topluluk üyelerine de katılım belgesi izleyiciler tarafından verildi.

Program çekilen hatıra fotoğrafı ile tamamlandı.




Gülten Akın

Gülten Akın 23 cak 1933 de Yozgat ta dünyaya geldi. Ailesiyle birlikte 1943 yılında Ankara ya yerleşti. Lise yıllarında siir yazmaya başladı. Ankara Hukuk Fakültesini 1955 yılında bitirdi. Üniversiteden mezun olduktan sonra 1956 yılında Yasar Koçaklı ile evlendi. Kaymakamlık yapan esi ile birlikte ülkenin farklı yerlerinde yasadı. Bes çocukları oldu. Yasamını sürdürdüğü yerlerde kimi öğretmenlik yatı, kimi avukatlık.yaptı.

1958 ile 1972 yılları arasında yarı göçebe yarı sürgün hayatı yasadı. 1972 yılında Ankara ya yerleti. Hak mücadelesinin içinde yer alan Gülten Akın İnsan Hakları Derneği, Dil derneği, Halk evleri gibi bir çok kurulusun hem kuruculuğunu hem de yöneticiliğini üstlendi.
Siirleri İngilizce, Almanca, Arapça,Lehçe, ispanyolca, Flemenkçe, İtalyanca, Bulgarca ve İbraniceye çevrildi.

2008 yılında yasayan büyük Türk Sairi seçildi. İirlerinin yanı sıra kısa oyunlar ve anlatı türünde eserlere yer verdi.
40 ı askın siiri bestelendi. Bunlardan biri Sezen Aksu nun albümüne adını verdiği Deli Kızın Türkü dür. Bu siir de söyle diyor Akın
Bir büyük oyun

Yasamak dediğin

Beni ya sevmeli

Ya öldürmeli

İkinci yeni akımın yaygınlık kazandığı döneme rastlayan ilk şiirlerinde doğa, ask, ayrılık, yalnızlık, özlem gibi temalara ağırlık verdi. Bu yönüyle Behçet Necatigil ve Cahit Külebi den etkilenmiştir.

1970 ler de toplumsal sorunlara yöneldi ve halk siiri geleneğinden özelliklede destan, ağıt, türkü, ilahi gibi türlerden yararlanarak kaynağını halkın yaşamından alan şiirler yazmaya başladı.

1972 yılında TRT ödülü kazanmış olan Maraş ın ve Ökkeş in destanı, Kurtuluş Savasını Maraşlı Ökkeş üzerinden anlatır. 1979 da Seyran Destanını yazar. Bu şiirler yerel motifleri ve renkleri anlatır.

En önemli yapıtı olarak gösterilen Kestim Kara Saçlarımı şiirinde çağa ters düsen , kalıplaşmış gelenek ve törelere, kadının tutsaklığına başkaldırıyor ve söyle diyordu:

Biz kadınlar susmaya

Sakin durmaya

Coşkuyu belli etmemeye eğitildik.

Üçüncü dönem şiirlerinde ise topluma ilişkin umudunu ve güvenini yitirmiş ancak bireysel direncini korumaya çalışan kaygılı ruh hali gözlenir. Dünya ya sığamama teması bu döneme damgasını vurmuştur.

Akın yazdıklarının ardında durup cesaretle sürdürdüğü eylemler lede tanınıyordu. İnsan Hakları savunucusuydu. Açlık grevleri nöbetçisiydi. Cumartesi annelerinin yanındaydı.

Anneler olmasa kim kimi severdi

Sorusunu soran şiirde annelik sanatına anlam katan sairdi.

Gülten Akın a göre şiir bir başkaldırı ve dönüştürme aracıydı.

Baska yol bilmiyordum

YAZDIM
diyordu.
Gülten Akın ın hayatında en çok iz bırakan olaylardan biri de 1980 li yıllarda oğlunun devrimci eylemlere katıldığı gerekçesiyle önce idama sonrada müebbetle yargılanmasıydı. Bu süreçte Akın ı hem anne hem avukat hem de bir hak savunucusu olarak görüyoruz.

42 gün adlı kitabında Mamak cezaevinde süren açlık grevini hem de darbe sonrası cezaevindeki ortamı söyle anlatıyordusiirinde:
Analardık
Oğullarımızın kızlarımızın

Yattığı cezaevinden

Görüslerden çıkardık

Dağılırdık eskiden olsaydı

O açlık günlerinde

Dağılıp gitmeyi düşünmedik

Birlikte kaldık

Yürüdük yollar boyu

Otobüslere doluşup gittik

Görkemli kapılardaki yetkililere

Ulaşmaya dilekçelerde

Sayısız pullarda

Umar aradık.

Siirin insanın derininden insanın derinine iletişim aracı olduğunu söyleyen Akın 17 yasında idam edilen Erdal Eren için Büyü siirinde diyorki


Büyü de

Büyüyüp onyedine geldiğinde

Büyü de

Baban sana idamlar alacak

Bu siiride Grup Yorum tarafından seslendirmiştir.

Gülten Akın yasamı boyunca derindekilere inmek, ötekinin sesi olmak için çabaladı durdu. Kimselerin vakti yok, Durup ince seyleri düşünmeye diyen sairdi.

Kın değerlerin yitimine, anonimleşmeye, tek tip kentleşmeye karsı tepkisini güçlü şiirselliğiyle veriyor.

Evleri yüksek kurdular

Onbin basamak merdiven

Bakıslar uzakta kaldı

Uzakta kaldı dostluklar

1995 de yayımlanan İste Yaslandım kitabıyla yepyeni bir siir dönemine girdi. 62 yasında başlayan bu dönemde kısa siirlere yöneldi.Tümüyle kısaldı siirleri ama derinliği arttı, çoğaldı. Ve unutulmazlar arasında yerini aldı. Diyor ki;

Bir roman kadar uzun bu tümce

Sonra iste yaslandım.

Bu siir sanki okunmak için değilde, hani vakit gelince yaslanınca mırıldanmak gibi bir sey.

Sonra suskunluk ancak bu kadar güzel anlatılırdı.

Sözlerin bumerang gibi

Döner yaralarsa seni

Ağzın dilin gereksizdir

Susarsın

Sonra ince bir serzeniş

İtip beni

Balıma dadanan bu çağı sevmedim.

Kus uçsa Gölge kalır kitabının son dizelerinde diyor ki;

Bende bir Gülten kaldı

Derinde dipte duranı

Der Akın. Son kitabı Beni Sorarsan yayınlndığında 80 yasındaydı. Kitabının önsözünde yazdığı Ağır çok ağır dünya yazısı sanki vedadır.
Beni sorarsanız
Kıs iste

Kalbin elem günleri geldi.

Ve kitabındaki son şiirinde

Şiir bizim eski suç ortağımız

Biz ne işledikse onunla isledik

Sardunya

Yasadır anımsatalım

Tohum ekenlerin, fidan dikenlerin

Kimse durduramaz yağmurunu

Güneşini kimse kesemez

Fesleğen ekiyorum sardunya dikiyorum

Arsızmış öyle diyor komsum

Artık siz istemeseniz de

Açar tohumunu yayılır toprağınızda

Ne güzel ne güzel ne güzel tanrım

Fesleğen ekiyor sardunya dikiyorum

Bitiyorum arsızlığına çimenin çiçeğin

Arsızlık bugünden geri

Umut ve direnç demektir

Sokulmak demektir yasamın koynuna

Özdeşlik demektir yasamla

İnan olsun dostlar inan olsun

Dalından kopan sardunya

Bozulmadı bi kez eğmedi basını

Açmayı sürdürdü diktiğin toprakta

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir