Psikolog.Dr. Pınar AYDOĞDU ARSLAN
Hepimizin bildiği gibi sınavlara çok az bir zaman kaldı. LGS, TYT, AYT ve daha birçok… Çocuklarımızın ve biz ebeveynlerin yaşamlarının dönüm noktaları diye adlandırdığı bu dönem biz Ruh Sağlığı Uzmanlarının en çok gündemini oluşturan konuların başında geliyor. Ben de bu konuyu kaleme almak istedim.
Kaygı bir zorlukla yada bir uyaranla karşı karşıya geldiğimizde zihinsel, fiziksel, duygusal birtakım değişimlerle ortaya çıkan bir duygudur. Hayati bir önem taşımakla beraber ayakta kalmamız için de bir sinyal görevi görür ve “ Dikkat et! bedenine ya da ruhuna zarar gelebilir “ demektir aslında. Bu uyarıyı almak, izlemek ve fark etmek önemli bir noktadır. Normal düzeyde kaygı harekete geçme motive olma, ve karar alma gibi birçok formülde bize yardımcı olur. Hiç kaygı yaşamazsak eğer harekete geçemez ve istekte bulunmayız. Hedeflerimizden uzaklaşabiliriz. Fakat bu kaygı düzeyi yükseldiğinde ve pozitif etkisini yitirdiğinde bize engel olmaya başlar. Özellikle sınav anlarında dikkatimizi bozabilir ve öğrendiklerimizi etkili bir şekilde kullanamayız. Bu da başarısızlığa neden olur.
Sınav Kaygısı bazen “ sınavım kesin kötü geçecek “ , “ hiçbir şey bilmiyorum “ , “ yetiştiremeyeceğim kesin “ , “ herkes başarısız olduğumu görecek “ gibi düşünceler zihni kaplarken bazen de terleme çarpıntı, titreme, diyare ( ishal)- kabızlık, kas gerginliği gibi bedensel problemlerle de kendini gösterebilir. Bu tür semptomlar öğrenciyi sınav sorularından uzaklaştırarak elimizden gelenin en iyisini yapmamızı sağlayacak dikkat mekanizmasına zarar verir. Öğrenci sınav ve bu olumsuzluklar arasında savaşır ve bölünmüş olur. Enerji azalır ve dikkat odağı değişir. Normal basit sorular bile çözülmesi en zor soru haline gelir ve andan kopmalar yaşanabilir.
Peki neler yapılmalı ?
- “Dikkatim sorularda olursa yapabilirim , şu an önümdeki soruyla ilgilenmeliyim, zamanımı iyi kullanmalıyım, başka şeyler düşünüp zamanımı harcamamalıyım “ demeyi denemek
- Sınavı tek bir soru olarak görmeden ilerlemek, sonuca kilitlenmeden her soruya eşit şans vermek bildiklerimize odaklanmak önem arz eder.
- Başarıya yardımcı bir bakış açısı geliştirmek . Örneğin derslerdeki eksiklerin doğru saptanması, çalışma stratejisinde çocuğa uygun yöntemler saptanması için gerekli düzenlemeler olmalıdır.
Ebeveynler açısından;
-Çocuğu koşulsuz kabul etmek ve sevmek, sınavın amaç olmaktan çok bir araç olduğunun unutulmaması sınavı bir ölüm kalım meselesine dönüştürmemek, takdir edilecek ve övülecek hususun başarıdan ziyade emek yani çalışmak olduğunu hatırlatmak, destekleyici ve cesaretlendirici şekilde davranmak önem arz eder.
Son gece neler yapılabilir ?
Yeni birşeyler öğenmeye çalışmadan yalnızca küçük değişiklikler yapılması, gözden geçirmeyi dinlenmek ve kendine vakit tanıyacak kadar erken bitirdiğinden emin olunması, hafif yürüyüş, düzgün beslenme, yeterli miktarda su, kendine ve hayatına dair olumlu şeyleri düşünmek ve sınavı perspektifinde tutmak, sakin kalmada kullanılan teknikleri kullanmak, sınavda gerekli olanları yani rahat kıyafetler kimlik gibi gerekli materyalleri hazırlamak ve zamanında uyumak şeklinde sıralanabilir.
Sonuçta yıllardır emek vererek çalıştığımız bu sınavlar, sakinlik kendine güven ve bedenen sağlıklı olmayı gerektiriyor. Başarının, çok çalışmak kadar olumlu düşünceler azim ve sabır istediğini asla unutmamak ve aklımızdan çıkarmamak gerekiyor.
Bu vesileyle, sınava girecek tüm evlatlarımıza, gençlerimize tüm kalbi duygularımla başarılar diliyorum. Yolunuz her daim açık olsun.. Sevgi ve saygılarımla.
Psikolog Dr. Pınar AYDOĞDU ARSLAN