Defne (Daphne)-Sabahat ULUTAŞ

LAURUS NOBİLİS (DAPHNE)

Merhaba ben Latince övgü (laus) ile asil (nobilis) birleşmesinden oluşan Laurus nobilis halk arasında Daphne ya da Defne olarak bilinen aromatik bitkiler sınıfında değerlendirilen ağacım.

Nasıl mı sizler gibi konuşabiliyorum. Aslında çoook uzun bir hikaye olmasına rağmen ben kısaca anlatmak istiyorum çünkü sizin gibi sevinebilir, sevebilir, acı çekebilir ve ağlayabilir olduğumu bu aşk hikayesinden öğreneceksiniz.

Ben Daphne yani Defne Nehir Tanrısı Peneusun  güzelliğiyle dillere destan olan kızıyım. Apollonda Zeusun okçuluğuyla ünlenmiş (aynı zamanda müziğin, sanatın, tıbbın, ışığın, dürüstlüğün tanrısıdır) oğlu. 

Apollon okçulukla ilgili Aşk Tanrısı Erosla sürekli iddialaşır ve böbürlenirmiş. Eros ezelden beri iki ok kullanır: biri Altın olan kişiyi diğerine aşık eden diğeri de kurşun olan kişiyi diğerine nefret ettiren. Apollon bir gün dolaşırken beni görüyor ve güzelliğimden çok etkileniyor. Bunu fark eden Eros intikam almak için altın okunu Apollona, kurşun oku da bana saplıyor. Belki de aşık olup sarılacağım Apollondan nefret edip köşe bucak kaçmaya başlıyorum. Hayatı bu kadar severken sürekli kaçmaktan yorulduğum bir gün Apollonu karşımda gördüm. Kaçacak dermanımda kalmamıştı. Bende çareyi babam Peneusa yalvarmakta buldum. Babamda beni oracıkta defne ağacına dönüştürdü. Apollon bana sarıldığında kalbim hala atıyordu. Günlerce ağladı. Yaşadığı aşk ateşiyle beni yaktı, dalımdan bir parçayı da kafasına taktı. Babam buna dayanamayıp çoğalmama izin verdi ancak meyvelerimin yenmesine izin vermedi.

İşte böyle insanoğlu sizin bu dünyadaki bütün hislerinizi bende biliyorum. Bende yaşadım çünkü.

Kokumuzun beğenilmesi nesillerimiz boyunca hoşumuza gitti. Mutsuzluğuma ışık olacak insan iken sahip olamadığım çocuklarım, torunlarım…  tabii ki ama şunu da söylemek istiyorum, bu sadece Kandıra’ya özgü bir durum değil ama son zamanlarda ulaşımın daha masrafsız olmasından kaynaklı burada haddinden fazla ve kontrolsüz kesilmeye başlandık.

Kesim dönemini gittikçe uzattılar tohuma durduğumuzda filiz verdiğimizde bahara kucak açarken bile kestiler.

Durun artık diyen çığlıklarımızı duymadan.

Çünkü kulaklarınızı daha fazla para hırsı sağırlaştırmıştı.

Oysa biz sizleri duyuyoruz makul olanı zaten kabulleniyoruz.

Haa kabullenemediğimiz tarla açarken ki haddinden fazla bizi birde tutup köklüyorsunuz.

Ayaklarım olsun diye dua ediyorum. Dua hakkımı doldurmuş olmama rağmen.

Üzerinize yürüyüp avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum. Dur artık her tarafımdan kanlar akıyor görmüyor musun?

Kesmeyiiiinn artık.

Ama körlüğünüzün de tedavisi yok. 

Biliyor musunuz sizin deyiminizle fani olan şu dünyada ki yaşamınızı bizim de dahil olduğumuz yeşil olan her şeye borçlusunuz, kefeninizin cebi yok, dahasını nereye götüreceksiniz? Biz yok olursak, sizde yok olursunuz.

Lütfen çocuklarımı, çocuklarınız gibi görün ve yine söylüyorum ölçülü kesim yapın. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir