Plastik-Mesut NÖBETÇİGİL

Plastik

Yeni mezun olmuştum, iki dersten yıl sonu sınavlarına girecektim. Mülakatı yapan İranlı makina yüksek mühendisi müdür, “Sen mühendis olmuşsun birkaç ders nedir ki, sınav öncesi ben sana izin veririm çalışırsın, hem seni vardiya mühendisi olarak başlatacağım, geceleri çok vaktin olur, çalışırsın dersine olur biter” dedi.

Türkiye’nin otomotiv ve beyaz eşya ve inşaat sektörlerine endüstriyel ürünler üreten, dönemin makina parkı ve günlük kullandığı hammadde miktarı açısından en büyük plastik fabrikası.
Günlerden bir gün İtalya’dan makinalar geldi. Günlerce montajı süren bu makinalar seri halde plastik şişe üretiyordu. O kadar seri üretiyordu ki, saatte 12000 -36000 şişe. Deneme yaparken bile makinaların bulunduğu bölümde yer gök şişe olmuştu.
Şişeyi üretmek ve dolum yapılacağı firmaya nakletmek başlı başına bir dertti. Bir de çevre kirliliğini önceleyen o yıllarda yayınlanmış bir yönetmelik vardı. Bu yönetmeliğe göre, şişe üreticilerine
profesyonel ekipler kurarak, ürettikleri plastiklerin atıklarını toplama yükümlülüğü getirilmişti.
Bizimkiler bu işten soğudular, mantıklı olanın şişe makinalarının şişelenecek ürünün yanında olmasıydı. Makinaları Gaziantep’te bir yağ üreticisine sattılar.
Türkiye’de her zaman olduğu gibi bu çevreci yönetmelik de delindi.
24.8.2011 tarih 28035 sayılı ambalaj atıkları yönetmeliğinde (ek 1, madde 1) yaptırdıkları değişiklik ile toplanması gereken atıklar arasına “Kapak” ibaresini ekleyerek, bugün oynanan oyunun senaryosunu yazdılar .

Plastik şişeyi üretenin kullanılmış atık şişelerini toplaması şartı kapak toplamaya indirgeniverdi. İnsanların engellilere tekerlekli sandalye alabilmek amacıyla özveride bulunarak topladıkları tonlarca plastik şişe kapağı, bu kapakları üreten firmaların asli sorumluluğudur.

Yönetmelik değişikliğinden 1 ay sonra senaryo uygulanmaya başlanmıştır. Onlara göre kapak dışındaki plastikler zararsızdır. Kapak toplanırken pet şişeler çevreye atılmaktadır. Toplanması kolay olan ‘kapak’ yeterli görülüp, engelliler için yardım kampanyası denilerek halka toplatılmasına başlanmış, toplatma maliyeti de ortadan kaldırılmıştır. Çevre kirletme vergisi ve birçok yaptırımdan da kurtulmuşlardır.

Plastik atık toplama maliyetleri ağır olduğu için halka kapak toplatan firmalar ve işbirlikçileri olan bazı dernekler, şahıslar, şirketler ve diğer unsurlar, kamuoyunda yanlış bir algı oluşturmuş, engellilerin “çöpe bile muhtaç” olduğu mesajını toplumun bilinçaltına ve ortak hafızasına işlenmesine neden olmuştur.

Plastik üretimi, son 50 yılda yüzde 200 artarak 2022’de 460 milyon tona ulaştı. Bu üretimin sadece yüzde 9’u geri dönüştürülebiliyor. Kalanı ya denizlere ya da toprağa karışıyor.
İnsanlığın bu sorunu çözmek yerine daha fazla üretime odaklanması, kendi sonunu hazırlayan bir uygarlığın en trajik yüzüdür.

Bugün, plastik denilen mikrobun toprağımıza, suyumuza ve geleceğimize sinsice işlediği bir yüzyılın içindeyiz.
Geri dönüşümde kullandığımız plastikler çamaşır makinalarında milyonlarca mikro plastik parçacığa dönüşüp denizlere, oradan soframıza ve oradan da hücrelerimize kadar ulaşıyor. Bugün 10 insandan 9’unun kanında plastik tespit ediliyor.

Kalın sağlıcakla

Mesut NÖBETCİGİL