Cennetten Bir Köşe- Dr. Ülkü BAŞDAŞ

Cennetten Bir Köşe: Sarısu Havzası ve Çöp Tesisi Tartışması

İzmit’in Çal Mevkii, yani Sarısu Havzası… Şehre bir nefeslik uzaklıkta, yemyeşil doğasıyla insanın ruhunu dinlendiren bir bölge. Burada tepelerin arasından çıkan pınarlar yılın dört mevsimi çağıl çağıl akıyor, köylerden geçerek Kandıra Ovası’nı besliyor ve Karadeniz’e ulaşıyor. Üstelik bu sular, yapılan analizlerde içilebilir nitelikte bulunmuş. Yani aslında elimizde paha biçilemez bir hazine var.

Tam da bu noktada gündeme düşen bir haber var: Sarısu Havzası’na çöp tesisi yapılması planlanıyor. Bölgeye birkaç yüz metre uzaklıktaki cezaevi, hemen yanı başındaki Akçakese, Pirceler, Terziler ve Sarıhocalar köyleri düşünüldüğünde, yöre halkının ve çevrecilerin tepkisi hiç de şaşırtıcı değil.

Çöp Tesisi Gerekli mi?

Evet, gerekli. Hepimizin yaşamı için bir zorunluluk. Ama nerede, nasıl ve hangi koşullarda yapıldığı, işin en kritik noktası. Çünkü yanlış yerde kurulan bir tesis hayatımızı da zehirleyebilir.

Bölgenin Riskleri

Planlanan alan eğimli bir arazi. Deprem bölgesinde olduğumuzu da unutmayalım. Böylesi bir yerde olası toprak kaymaları, sızdırmazlık hattının zarar görmesi demek. Bu da doğrudan yeraltı sularına karışan zehirli atıklar anlamına gelir. Bir zamanlar bereketin simgesi olan Ergene Nehri’nin, yanlış planlama ve ihmal yüzünden nasıl zehir saçan bir akarsuya dönüştüğünü hatırlayalım.

Üstelik 150 bin ağacın kesileceği konuşuluyor. Bu da demek oluyor ki, havamızı temizleyen, oksijenimizi sağlayan devasa bir orman yok olacak. Koku, haşere, kuşlarla taşınan hastalık riski, artan trafik, metan gazı patlaması gibi tehditleri de ekleyince tablo hiç de iç açıcı görünmüyor.

İnsan Sağlığı Tehlikede

Tesise birkaç yüz metre uzaklıktaki cezaevi… İçinde mahkûmlar, çalışanlar, aileler… Ve elbette köylerde yaşayan insanlar. Hepsi solunumsal risk altında kalacak. Yani mesele yalnızca doğa değil; doğrudan insan sağlığı.

Kandıra Cezaevi'ndeki Yangın Söndürüldü - Son Dakika

Ne Yapmalı?

Çöp tesisleri elbette yapılmalı. Ama bu tesislerin insan yaşamından ve doğadan olabildiğince uzak, uluslararası standartlara uygun, yeraltı ve yerüstü sularını riske atmayan bölgelerde kurulması şart. Aksi halde “çöpü bertaraf etmek” adına çok daha büyük kayıplara kapı aralamış oluruz.

Sarısu Havzası, bugün tertemiz suyuyla, yemyeşil doğasıyla bir cennet köşesi. Eğer yanlış adımlar atılırsa, yarın bir felakete dönüşebilir. O yüzden sormadan edemiyor insan: Temiz suyumuzu, temiz havamızı riske atmaya değer mi?

Dr. Ülkü Başdaş