Bundan aylar önce şöyle bir yazı kaleme almış ve bugünler için uyarılar yapmıştım; ” Gün gelecek herşeyi gramla satın alacağız”
Şu an o günlere doğru gidiyoruz. Her şeyin, ama her şeyin fiyatı sürekli olarak artıyor. Geçinmek o kadar çok zor ki artık.
Bu anlamda yapılacak tek şey ve tek çare üretim yapmaktır. Özellikle de tarım alanında üretim şarttır.
Bu ülkenin bu zor günlerden kurtulması için tek çare tarım alanında dışa bağımlılıktan kurtulması şarttır. Yani tek çare kendi kendine yeten bir ülke olmaktır. Mevcut durum günümüz için pek ışık ve pek ümit vermiyor. Çünkü tarım için üretim maliyetleri ve tarım girdileri çok yüksek. Sırf üretim maliyetleri yüksek diye çiftçilerimiz üretim yapmıyor.
Ülkemizde ekilebilir ve biçilebilir araziler hiç bir şey ekilmeden bom boş duruyor. Oysa bu ülkenin toprakları o kadar verimli ki. Ne ekseniz bitiyor. Şakır şakır sular boşa akıyor.
Küçücük Hollanda dünyanın tarımına yön veriyor. Bizim topraklarda bom boş duruyor. Tarım ülkesi olan Türkiye, şimdilerde tüketici olmuş ve hemen tüm tarım ürünlerini dışarıdan ithal ediyor.
Özellikle Kandıra’mızın sahip olduğu verimli topraklarda neler neler yetişmez ki? Yeter ki üretim yapmak isteyelim. Ama maalesef çiftçilerimiz yüksek maliyetler yüzünden ve yapılan tarımdan para kazanamadığı için üretimi terk etti. Oysa Kandıra’mızın Küçük Hollanda olmaması için hiç bir sebep yok. Ama Kandıra’mızın Küçük Hollanda olmamasını isteyen de yok.
Kandıra’mızın tarım ve hayvancılık alanında , ayrıca turizm alanında çok iyi seviyelere gelmesi ve Kandıra’mızın kıymetli halkının para kazanmasına katkı sağlamak için aday olduğumuz belediye başkanlığını sırf bu yüzden istemiştim. Ama nasip olmamıştı.
Çiftçilerimiz üretimi bıraktığı için sabahtan akşama kadar kahvelerde zaman geçiriyor.Köylerde insanlar hemen hemen tüm ihtiyaçlarını marketlerden karşılıyor. İnsanlar köylerde yumurtayı , yoğurdu, sütü, eti, tavuğu bile marketlerden satın alıyor.
Çok uzak değil. Yakın zamanda ülkemiz başta olmak üzere, tüm dünyada büyük krizler yaşanacaktır. Özellikle ekonomik anlamda, tarım alanında, enerji, petrol ve doğalgaz alanında çok büyük krizler yaşanacaktır . Ama maalesef bu büyük krizler hiç bir kimsenin umurunda bile değil. Öyle olsaydı insanlar harıl harıl çalışıp, üretim yapardı. Ama hiç de öyle olmuyor. İnsanlar yalnızca olayları seyrediyor.
Günümüzde ki günlerden daha da kötü günler bizleri bekliyor; Bundan sonra açlık, sefalet, pahalılık, yüksek gelen faturalar, yüksek enerji fiyatları, işsizlik, barınma ihtiyacı, büyük geçim sıkıntısı ve büyük şehirlerden küçük yerleşim yerlerine büyük göçler başlayacaktır. Bu günler çokkk uzak değil. Hem de çok ama çok yakında.
Bir de tüm dünyayı etkileyen iklim değişikliği ve küresel ısınma sorunu var. Bu sorunun bir an önce çözülmesi ve önlem alınması gerekiyor. Ama maalesef günümüzde bu sorunların giderilmesi için yeterli çalışmalar yapılmıyor. Bu sorunlara el atılmaz ve çözümler üretilmezse, önümüzdeki yıllarda gıda üretimi yapılması çok zor olacaktır.
Umarım tez zamanda ülkemiz bu sorunların üstesinden gelir. Tekrar üreten bir Türkiye konumuna gelir. Ayrıca tamamen kendi kendine yeten bir ülke haline gelerek, dışa bağımlılıktan kurtulur.
Malumunuz üzerine Türkiye tarım alanında tamamen dışarıya bağımlı hale geldi. Tarım alanında özellikle tahıl ve bakliyat ürünlerini Rusya ve Ukrayna’dan ithal ediyoruz. Yarın bugün Rusya ile Ukrayna ülkemize bir ambargo koysa yandı keten helvam. O yüzden tek çare üretim yapmaktır.
Saygılarımla!